Adaletin Cinsiyeti Olur mu? Mezarlık Dizisi Üzerinden Bir Yüzleşme
Kadın cinayetleri üzerine kurgulanmuş bir dizinin incelemesi
Vicdanımıza dokunan Netflix yapımı "Mezarlık" dizisi Türkiye'de kadın olmanın ağırlığını, kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı bu günlerde, sistemin sessizliğine karşı çıkan kadınları anlatıyor.
Söz Kadında, Sorgu Kadında
Başrolde, kamera arkasında kadınların hikayesini kadınların anlatmasına alan tanıyor. Dizini merkezindeki Önem Özülkü güçlü kadın rolüyle sadece bir polis değil, patriyarkanın, sessiz kalma ve adaletsizliğine direnen bir karakter. Ataerkil dünyada "aşırı kuralcı","aşırı duygusuz" etiketleriyle bütünleşmiş bir kadın. Bu etiketlerle, farklı duruşuyla adaleti sağlıyor. İzlediğimiz bölümlerde hepimizin bildiği ama görmezden geldiği gerçekleri yüzümüze vuruyor.
Bir Cinayet, Bin Yıllık Bozulmayan Düzen
Dizi boyunca ince işlenmiş kadın cinayetleri; kurgu boyutunu aşmış, her biri toplumun alışkanlık edindiği vicdansızlığın bir yansımasıdır. Maktüller değişse bile cümleler hep aynı; "Ne giymişti?", "O saatte orada ne işi vardı?", "Ailesi sahip çıkmadıysa biz ne yapalım?".
Bu kalıplar izleyiciyi ayna tutuyor. Çünkü bu kalıplar toplum genlerimize kazınmış mazeretlerin maskesi konumunda. İşlenen her yeni cinayet failin değil, kurbanın hayatının en derinlerine inilerek, kadınları suçunu odak noktasına dönüştürüyor. Dizi bu haksızlık karşısında net ve dimdik duruyor, patrika sadece tetiğe basan eli değil, görmezden gelen toplumu, "kol kırılır yen içinde kalır" diyen anne babayı, reyting için acıyı pazarlayan medyayı, işi iyi yapmayan polisi, "bir kereden bir şey olmaz" diyen politikacıyı kapsamaktadır.
"Mezarlık" tam olarak bu tanımı ifşa ediyor. İzleyici kitlesine sadece cinayet olayını değil sistematik bir şekilde ihmal edilen haklara sessiz kalanlardan olup olmadığını sorgulatıyor. Sessiz kalmak tarafsız olduğunu değil, suç ortağı olduğunu gösterir. Dizi bu gerçeği her bölümde yüzümüze vuruyor.
Aynadaki Çağrı
Mezarlık sadece bir dizi değil aynı zamanda topluma bir çağrı. Sadece izlemek değil, kadınların sesini duyurmak, sorgulamak sorumluluk almak gerektirdiğini bağıran bir çağrı. Çünkü asıl mezarlık içimizde, susturulmuş kadınlarla dolu bir mezarlık. Ve bu mezarlık her gün biraz daha büyüyor.
Son Söz
Dizi izlemek, hatta bu dizinin çekiliyor olması bile büyük bir farkındalık lakin yetmez. Toplum olarak en temelden bilinçlenmeliyiz. Çünkü kadın cinayetleri sadece dizi ile bitmez. Hayatta, okulda, işte, evde, sokakta, dünyada her yerde yeniden adalet düzeni oluşturulmalı ve yeniden yazılmalı. İşte o zaman bu sessizlik bozulur.