Antik Mısır’da Tek Tanrılı Bir Kral: Akhenaton

Kral Akhenaton der ki; “Tanrı uludur; birdir, tektir. Ondan başkası yoktur."

Antik Mısır, mistik olayların, gizemli hikayelerin ve efsanevi tanrıların hüküm sürdüğü firavunlar ülkesi olarak biliniyor.

Antik Mısır denildiğinde akla ilk gelen hiç kuşkusuz sarsılmaz otoriteleri ve akıl almaz yönetim tarzları ile firavunlardır. Firavunlar ülkenin sadece yöneticisi değil gökyüzündeki tanrıların da yeryüzündeki gölgeleri oluyor.

Bugünkü yazımızda Antik Mısır’da hüküm sürmüş, hanedanlığının ona atfettiği birçok şeyi reddederek tek tanrı inancını kabul eden ve halkına da bunu zorunlu kılan güçlü bir firavunu ele alacağız: Amenhotep ya da kendi seçtiği adıyla Akhenaton…

Akhenaton, MÖ. 14. yüzyılda 1353-1336 yılları arasında 18. Firavun Hanedanlığında hüküm sürmüş bir kral. Tahta çıktığı ilk yıllarda Amon’un hoşnut olduğu manasına gelen Amenhotep ismini kullanıyor. Daha sonra ise Mısır’da yeni bir dönemin simgesi halini alan Akhenaton (Aten’nin hizmetkârı) ismini kullanmaya başlıyor.

Akhenaton’u diğer Mısır firavunlarından ayıran en önemli özellik, tek tanrı inancını benimsemiş olmasıydı. Akheneton’un bu tek tanrı inancı Mısırlı rahiplerin tepkisini çekmekteydi. Bu durum Akheneton’un Mısır’ın o dönemdeki başkentini “önceden işgal edilmemiş, bilinmeyen bir yer olan Akhetaten’e (Aten’in etkili olduğu yer)” taşımasına yol açıyor. Bu yer Nil Nehri kıyısında kurulan eski bir yerleşim yeri olan Tell el Amarna’dır. Akheneton, Aten’in ilk kez burada varlığını gösterdiğini savunuyor ve Tanrı Aten’in burayı kral için seçtiğini ilan ederek bu topraklarda yepyeni bir dini merkez inşa ediyor.

Akheneton’un benimsediği Aten dini, yüce ve kudretli tek tanrının göklerde olduğunu savunuyordu. Bu tanrı ki bilinen diğer tüm tanrıları da yaratmıştı ve o tanrıların tanrısı idi. Akheneton’un tanrısı Güneş’in ta kendisidir aslında. Ona göre tanrı, insan şeklinin dışında ve hatta sarayın yanı sıra kraliyet ailesinin de üstüne dek uzanacak bir altın diskten oluşuyor. Bu diskin saçtığı ışınlar yaşam ve gücü sembolize ediyor.

Akheneton’un benimsediği tek tanrı inancını bizzat onun tarafından yazıldığı bilinen şu mısralar çok net gösteriyor:

“Tanrı uludur; birdir, tektir.

Ondan başkası yoktur.

Bir tanedir,

O'dur her varlığı yaratan

Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh...

Ta başlangıçta vardı Tanrı,

Tek varlıktı o.

Hiçbir şey yokken o vardı.

Her şeyi o yarattı

Ezelden beri süregelen varlığı,

Ebediyete kadar sürecek,

Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.

İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman.”

Akheneton’un tek tanrı inancı pek çok iddiayı da beraberinde getiriyor ve konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yapılıyor. Bu iddialardan en çarpıcı olanı Mısır kökenli İngiliz araştırmacı Ahmed Osman tarafından ortaya atılan Akhenaton’un Musa Peygamber olduğu iddiası. Bu iddianın temeli, Yahudi psikanalist Sigmund Freud’un Akheneton’un Musa Peygamberin bir müridi olduğu iddiasına dayanıyor.

Sigmund Freud, Hz. Musa’nın aslında Yahudi değil Mısırlı olduğunu ileri sürüyor. Bu iddiasına kanıt olarak Musa (Moses) isminin Mısır kökenli olmasını öne sürüyor. Sigmund Freud “Dinlerin Kökenleri” adlı eserinde “Eğer Musa Yahudilere yalnızca bir din değil aynı zamanda sünnet (olma) emri de verdiyse bir Yahudi değil bir Mısırlıydı ve o durumda Musa’nın dini yaygın dinle zıtlığı da göz önüne alındığında daha sonraki Yahudi dininin bazı önemli açılarından uyuştuğu Aten diniydi.”

Son olarak tüm bu iddialara ek olarak İngiliz araştırmacı Ahmed Osman iddiasını daha da ileri taşıyarak Hz. Musa’nın Akhenaton’un bizzat kendisi olduğu tezini ortaya atıyor.

Tüm bu iddialar ve yapılan araştırmalar hala Antik Mısır’ın mistik dünyasına tam anlamıyla ışık tutmuş değil. Ancak yine de Antik çağın önemli dönemlerini ve kişilerini anlamamızda güzel bir kılavuz oluyor diyebiliriz.

Merak edenler için Ahmed Osman’ın Omega Yayınlarından çıkan Türkçe’ye Zeynep Anlı tarafından çevrilen Musa ve Akhenaton: Mısır’dan Çıkış Zamanlarında Mısır’ın Gizli Tarihi” kitabını öneriyorum. Keyifli okumalar…