Arsenal 2009’dan Sonra İlk Kez Yarı Finalde

Bu yazımda Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final eşleşmelerinin sonuçlarını değerlendiriyorum.

Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final maçları geçtiğimiz Çarşamba gecesi oynanan karşılaşmalarla birlikte noktalanmış oldu. Özellikle La Liga’da bu sezon kadro kalitesine kıyasla bir türlü beklenen oyunu tam olarak sahaya yansıtamayan Real Madrid Emirates’te 3-0 yenildiği Arsenal maçının rövanşında sahasında 2-1 kaybederek Devler Ligi’nden elenmiş oldu. Barcelona deplasmanında 4-0’lık şok bir skorla kaybeden Borussia Dortmund’un sahasında aldığı 3-1’lik galibiyet turu geçmek için yeterli olmazken, aynı günün bir diğer mücadelesinde Paris deplasmanında PSG’ye 3-1 yenilen Aston Villa’nın sahasındaki 3-2’ lik galibiyeti elenmesine engel olmadı. Yoğun rekabete sahne olan eşleşmede ilk maçta İnter’e Alianz Arena’da 2-1 yenilen Bayern Münih de son ana kadar heyecanın zirvede olduğu Giuseppe Meazza’daki maçta 2-2’lik skorla beraberlikle yetinmek zorunda kaldı ve çeyrek finalde elenen son takım oldu.

Şimdi gelelim bu sonuçları yorumlamaya:

Öncelikli olarak Arsenal-Real Madrid eşleşmesi ile başlamak istiyorum. Arsenal’ın kişisel olarak sempati duyduğum takımlardan biri olması bir kenara, Arteta’nın menajerliğe getirilmesiyle birlikte son üç yıl içerisinde takımın kazandığı ivme zaten ortadaydı. Bu Arsenal’in zaten çok güçlü bir takım olduğunu biliyor ve nasıl ki özellikle Manchester City’yi ve Liverpool’u Premier Lig’in son sezonlarında zorluyorsa Real Madrid’i de zorlayabileceğini bekliyordum. Bununla beraber kaleme aldığım diğer yazıyı okuyanlar hatırlayacaktır. İlk maçtaki skora çok şaşırmıştım. Hoş şaşırmayan birisi var mıdır acaba?

Kross’un yokluğuna alışılamadı mı?

Real Madrid’in geçen sezon sergilediği performans ve kazandığı kupalardan sonra yaz aylarında Mbappe gibi yeni neslin Erling Haaland ile birlikte en iyi santraforlarından birinin takıma katılması ile takımın performansının iyice artacağı görüşleri genel kanıyı oluşturuyorlardı. Toni Kross’suzluğa mı alışılamadı, nedendir bilinmez Real Madrid takımının bu sezon La Liga’daki performansı oldukça düşükken takıma sıklıkla maçı kazandıran oyuncu yine Mbappe’ydi. Oyuncu bu sezon La Liga gol krallığında 22 golle 25 gollü Lewandowski’yi takibini sürdürüyor. Bu Real Madrid Şampiyonlar Ligi’nde de zaten ligdekinden farksız şekilde ilerliyordu bana kalırsa. Manchester City’yi bu yıl elemek geçen yıllardaki kadar zor değildi zaten. Son 16’larda ise Atletico Madrid’i penaltılarla geçmeyi başarmıştı takım. Ben Arsenal’in bu anlattıklarıma rağmen zorlayabileceğine fakat turu geçemeyeceğine inanırken, Kuzey Londra’nın topçuları Real Madrid’ i resmen sahadan sildi. Thibaut Courtois’in olağanüstü çabasıyla gelen kurtarışlar olmasa farklar daha da açılacaktı kesinlikle.

PSG’nin gücü nereye kadar?

Aston Villa karşısında turu geçen Paris Saint-Germain’in ise Katarlılar tarafından satın alındığı ilk günden bu yana Fransız futboluna çok büyük zararı dokunan, Ligue 1’deki rekabeti tamamen öldüren takım olduğu görüşündeyim. Bu eşleşmede karşılaştıkları Aston Villa Şampiyonlar Ligi aşaması düşünüldüğünde oldukça tecrübesiz bir takım olmasına rağmen son ana kadar çok iyi mücadele verdi. Paris Saint-Germain ise bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde her şeyi yapabilir. Zaten oldukça güçlü kadrosunu sezon ortasındaki Hviça Kvaratshelia takviyesiyle iyice güçlendiren bu takım bu sezon daha öncesinde Emirates’te 2-0 yenildikleri Arsenal’i yenmeyi bu kez yarı final maçlarında başarabilirse neden kupayı kaldıramasın?

Barcelona-Borussia Dortmund eşleşmesinde ikinci maçta turu geçme şansı zaten imkansıza yakın olan Dortmund’un çok iyi mücadelesi işi çözemedi fakat ben Borussia Dortmund’luların yerinde olsam kendi üstüme alınmazdım. Zira bu takım Santiago Bernabeu deplasmanında Real Madrid’i de 4-0 yenmişti bu sezon. İnter-Bayern Münih eşleşmesinin ise ne denli harika olduğu ortadaydı. İnter’in turu atlamasının nedeni çok değil, az biraz daha iyi oluşuydu Alman temsilcisinden.

Münih yolunda takımlar için son engel olan yarı final maçları 29 Nisan’da oynanmaya başlanacak. Şu ana kadar yazdıklarımdan da anlayacağınız üzere futbolseverleri bu maçlarda da muazzam bir rekabet bekliyor. Heyecanın dozu giderek artarken, Allianz Arena’daki final maçına kesilen çifte bilet için Arsenal ve Barcelona’nın şanslarının biraz daha yüksek olduğunu düşünüyorum ama bakalım göreceğiz.