Asosyal Medya

Sosyalleştirmiyor, makineleştiriyor. TRUM- TRUM- TRAAKK...

Tek başına kaç saat veya gün yalnız kalabilirsin? Üç, beş, on beş... Hangi dakikada sıkılmaya başlarsın? Telefon olmadan? Bizi sosyalleştiren medya mıdır? İnsanlar mıdır? Karşılık olmadan iletişim olur mu? Gönderici, alıcı, iletiden (mesaj) biri yoksa iletişim gerçekleşebilir mi?

Sosyalleştirdiğini iddia ettiğimiz sosyal medya, bizi yapayalnız bıraktı. Karşımızdaki gönderici, alıcının kim olduğuna bakmaksızın paylaşım yaparken önce algılayamadık. İletilerin alıcısı kimdi? Kişi değil, topluluk. Toplu bir galeri gibiydi her şey. Biz o galeriyi izlemeye öyle maruz bırakıldık ki -pandemiden sonra- yüz yüze görüşmek imkansızı başarmak haline geldi. Mesajlaşmalar, uzaktan dersler derken koca bir "evde kal" yığınına dönüştük. Öyle ki uzaktan çalışmaya alışkın olmayan kültürümüz, uzaktan çalışmayı talep eder duruma geldi. Eskisi kadar insan düşkünü olmasak da çıkıp gezmeyi, sohbet etmeyi seven enerjik insanlar da bu düzenin bir parçası oldular. Mutlular mı? Bence hayır.

Geçmişe dönemeyeceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz kesin. Ancak bugünü düşündüğümüzde iç sıkılması oluşmuyor mu? Hepimiz evlerindeki robot süpürge gibi evin içinde gezen ruhsuz eşyalar haline geldik. Soruların cevabı çok belli. Bizi sosyalleştiren insanlardır, sosyal medyada o insanlar olmasaydı "Sosyal Medya" olmazdı. İletişimin bir ögesi eksikse (gönderici, alıcı, ileti) ona iletişim diyemeyiz. Yani insanlarla iletişim kurmadan da sosyalleşemeyiz. Orada yaptığımız televizyon izler gibi gerçek hayatları izlemek.

O halde bizi asosyalleştiren bir mekanizmaya "Sosyal Medya" demek de doğru olmaz. Makineleşmek istiyorum truuum-truuum-traak der gibi telefon bağımlısı olmanın bize değil, kapitalist ve fütürist (bizi makineleştiren) sisteme kazandırdığını da bilmeliyiz. Her yıl yeni telefon modeli biz eskisini beğenmedik diye zevkimiz için yapılmıyor, cebi dolanın kârına dönüyor dünya.