Bakan Göz Değil, Bakılan Kadın Değişti: Olympia’nın Sessiz İsyanı
Manet’nin “Olympia”sı, kadının nesneleştirilmesine karşı meydan okur ve toplumun dayattığı pasif cinsellik algısını kırar.
Édouard Manet’nin 1865 tarihli “Olympia” tablosu, çağının “uygun” kadın temsiline meydan okuyan radikal bir duruş sergiler. Geleneksel sanat anlayışı, kadın bedenini idealize edilen bir güzellik normuyla sunarken Manet, çıplaklığıyla izleyeni rahatsız eden, bakışıyla tepki toplayan bir figür yaratır . Olympia’nın cesur bakışı, pasif nesne olmayı reddederek kadına özgü bir özne konumu kazandırır.
Toplumun kadına dayattığı “itaatkârlık”, “huzurlu ev kadını” gibi kalıplar, sanat tarihinde pek çok çıplak kadın temsilinde örselenir. Ancak Manet, Olympia’yı bir tür “günah keçisi” haline getirerek, izleyicinin kendi cinsellik kodlarını sorgulamasını sağlar. Bu tablo, yalnızca bir sanatsal ifade değil; aynı zamanda kadının toplumsal rollerine, arzularına ve ekonomik bağımsızlığına yönelik normlara karşı politik bir bildirgedir .
Dolayısıyla Olympia, feminist bakış açısından değerlendirildiğinde kadının nesneleştirilmesine karşı “özgür beden” imgesinin de öncüsüdür. O, “geleneksel ev kadını” mitini kırarken, erkek bakışına meydan okuyan bir duruş sergiler. Bu yönüyle tablo, 19. yüzyıl sanatında eşitsiz cinsiyet iklimine karşı bir isyan olarak okunabilir ve bugün hâlâ kadınların topluma dayatılan kalıplarını sorgulamaya devam eden bir sembol olarak varlığını sürdürür.