Bir Anı Değiştirmek
Dominodan bir taşı çekmek.
Her tarih okuyucusunun gitmek tanık olmak istediği anlar vardır. Kitaplarının arasındaki yolculuğu sırasında bazı anlar onda yer eder. Şimdi böyle deyince çoğumuzun aklına İstanbul'un fethi, Cumhuriyet'in ilanı gibi ortak birçok an gelir aslında. Çünkü bu anları hepsi zaten çok özeldir hepimiz için. Fakat okudukça, bildikçe insan kendi anlarını seçer içinden. Kendi zevkine göre kimi zaman şahit olmak kimi zaman da değiştirmek için. Kendi hayatında da böyledir bu. Herkes keşkelerini bir nişane gibi taşır göğsünde her daim. ''Keşkeler''i değiştirebilmek ve içinde kalanları yapabilmek ister. Fedakarlıklarını, hatalarını, belki de fevriliklerini durdurabilmek ister. Bilmez ki bir anı değiştirmek bir ömrü değiştirmektir.
Hayat seçimlerin toplamından oluşur. Her bir seçim yeni yollar açar karşımıza. Bunlar böyle ağacın dalları gibi binlerce yeni ihtimalleri oluşturur ve bizler de o ihtimallerin içinden seçtiklerimizle kendimizin ''hayat''ını oluştururuz. Yani bir karar bi diğerinin başlangıcını oluşturur. Bunlar tıpkı bir zincir gibi birbirine bağlıdır aslında. Yani içinden birini çıkarmak tamamen zinciri parçalar ve tamamen farklı hale getirir. Bu tarihte de böyledir insan hayatında da. Zamanda yaşanan bir olayı değiştirmek bütün zinciri etkiler, zamanın akışıyla oynar. Olduğun yerden, kişiden farklı bir halde bulabilirsin kendini. Çünkü her ne kadar bir yük misali taşısak da o keşkeler bizi biz yapanlardır aslında. Kader dediğimiz bu yolda yaptıklarımızdan sorumlu olduğumuz kadar yapmadıklarımızdan da sorumluyuzdur. Ve bu yapmadıklarımız da hem kaderimizi hem de kişiliğimizi etkiler neticesinde. Hayat bir kırılma anında tamamen tersine dönüşebilir. Karakterin de böyledir aslında. Direncini kırdığın bir an tamamen farklı birisi olarak bulabilirsin kendini. Mesela bir hırsız küçük bir hırsızlıkla alışabilir veya yaşadığın bir an tamamen kalbini taşlaştırabilir. İşte bir an tamamen seni senden alabilir aslında.
İnsan kaderini kendi tayin eder. Bazen de söz hakkı sende olmadan sürüklenirsin. Fakat sonuçta yaşadıkların, pişmanlıkların, sevinçlerin, üzüntülerin bir kule misali inşa eder seni. Ve sen sevsen de sevmesen de yaşadıklarına yüzleşirsin aynanın karşısında. Olduğun her şey kanlı canlı durur karşında. Ve buna rağmen o kuleden bir taşı değiştirirsen her şey tepetaklak olur. Olduğun her şey bambaşka bir hale bürünür. İnsan önce keşkelerin sırtındaki bir yük olduğundan fazlası olduğunun farkına varmalıdır. Geçmişteki keşkelerden çok yarının keşkelerine odaklanmalıdır bu yüzden.
Hayat, geri sarılamayan ama her an yeniden yazılabilen bir hikâyedir. Ve en önemlisi, bu hikâyenin kalemi her zaman elimizdedir.