Cevdet Bey ve Oğulları

Üç kuşak çatışmasını konu edinen bir kitap...

Cevdet Bey ve Oğulları ilk ismi ile Karanlık ve Işık başlığını taşıyan bir kuşak romanıdır. Cevdet Bey ve Oğulları üç kuşaktan beri süregelen bir aileyi anlatıyor. Roamn Cevdet Bey'in 30' lu yaşlarında başalyıp torunu Ahmet'in 30 lu yaşlarında sona eriyor.

Cevdet Bey ve Oğulları ismi aslında aslında roman kahramanı Cevdet Bey'in dükkanına astığı tabelanın ismidir. Cevdet Bey babasının vefatından sonra ticarete atılıyor ve jön türk olan ağabeyinin Paris'e gidişinin ardından ailesinin geçimini üstleniyor.

Cevdet Bey'in hayatındaki asıl amacı iyi bir aile kurmaktır. evlilikleri süre boyunca Nigan Hanım'a asşa kötü davranmaz ve kötü konuşmaz buradada aile kurumuna verdiği önemden kaynaklanıyor. Ama oğullarında durum böyle değildir. Cevdet Bey aile bilincini iyi derecede aktaramamış ve oğulları tam tersi eşlerini aldatmış ve terk etmiştir. Osman eşini aldatmış , Neriman'da Osman'ı aldatmıştır. Refik bir süre sonra evi terk etmiş ve bu hayatın anlamını araöaya gitmiştir. Üçüncü nesilde ise artık bir boşvermişlik vardır. Torunu Ahmet'in batılı ve aydın bir genç olmasına rağmen evlenmediği görülüyor. Din açısından ise pratik açıdan pek bir şey görülmüyor. Cevdet Bey'in vefatından sonra kılınan cenaze namazını görüyorzu fakat cenaze namazı esnasında Refik ve Osman'ın abdestsiz bir şekilde camiye gittiğini ve camide ayakkabıların çıkartıldığını yadırgıyorlar. Osman'ın oğlu sünnet olması gerektiğinde ise Refik bu düşünceyi çok ilkel buluyor. Cevdet Bey her ne kadar Osmanlı kültürü içinde yaşamışsada dini bir duygu ve değer olarak değilde kültür olarak algınlıyor. Romanda geçen mekan ise nesilden nesile değişiklik gösteriyor.

Mekan olgusu olarak ise Cevdet Bey Nigan Hanımla evlenmeden önce Nigan Hanım bir köşkte yaşıyor. Cevdet Beyle evlenince Nişnataşı'nda büyük bir bir ev tutuyorlar. Bu ev onların uzun süre yaşayacakları , aile kültürünü oluşturacakları bir mekan haline geliyor. Bu ev yerini daha sonra apartman kültürüne bırakıyor.Üçüncü nesile baktığımızda Ahmet'in bir çıkma katta tek başın ayaşadığını görüyoruz. Yani burada büyük geniş ailelerden , çekirdek aileye sonrada yalnızlığa doğru giden bir mekan tasarımı var. . Bu da insanın modernleşmeyle beraber aslında yalnızlaştığını gözler önüne sürüyor.

Bir diğer taraftan romanda dikkat çeken konu ise batılılaşmadır. Özellikle Avrupa'ya giden gençlerin Batılı kültürden etkilenerek geldiğini görüyoruz.Bunu en net şekilde Ayşe'de görüyoruz. Ayşe, Batıya gidince adeta yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmez hale geliyor. Anadolu'da yaygın alaturka tuvalet varken Avrupa'da alafranga tuvalet kültürüne alışan insanların Anadolu'ya geldiklerinde alaturka tuvaleti bir ayıp ve kültürsüzlük olarak görmeleri batılılaşmanın yansımalarından birisidir. Ayşe özellikle " Ben neden eskiden böyleydim. Batı'ya gidince insanlara bakış açım değişti" diyor.Batı roman boyunca ülke insanını, fikir ve inanç boyutuyla etkiliyor. Kendisine yakınlaştırıyor. Nusrette'de bunu görüyoruz. Nusret, Fransa'ya gidip geldikten sonra ailesine yabancılaşıyor, bütün eski kültürünü unutmak istiyor. Bu etkilenme roman kahramanlarında genel itibariyle olumsuz bir şekilde tezahür ediyor. Batı romanda toplumsal değişimi tetikleyen ve romanın seyrini belirleyen bir dinamiktir.

Kısaca romanda Cevdet Bey , oğulları ve torunları arasında değişen ve gelişen kuşak çatışmasını görüyoruz. Cevdet Bey'in dönemine uygun olan ama zamanla artık ilkellik ve eski sayılabilicek pek çok değer göze çarpıyor. Ama romandaki asıl sorun Cevdet Bey'in değerlerini ve kültürünü bilinçli bir şekilde aktaramaması olmuştur.