Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Sanat ve İlim

Günümüz Modern Sanatın Temeli

“Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkılaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.” 

Bilgiye ulaşmak, hem de halkın en iyi anlayabileceği şekilde bilgiye ulaşmak, çağdaş bir toplumun vazgeçilmez yapı taşlarından bir tanesidir. Latin alfabesine geçişle halkın kendini ifade etmesi, anlaşabilmesi, okuduğunu daha iyi anlaması sağlandı. 1928’deki bu büyük ve etkili adımdan sonra 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu. Ardından Millet Mektepleri açılarak yeni alfabenin öğrenimi ve okuma yazma oranı arttırıldı. Aynı zamanda Atatürk’ün açtığı yolda, onun çalışmalarının devamı olarak 1940 yılında Tercüme Bürosu kuruldu. Bu büro batı klasiğini Türkçeye çevirerek, Türk halkını Batı edebiyatıyla buluşturmuş oldu.  

Edebiyat, sanat kuşkusuz modern devlet için çok önemliydi. Toplumun sanatı sevmesi ve sanatla büyümesi için önemli adımlar atılıyordu. 1924 yılında Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) açılarak müzik eğitiminin temelleri atılmıştır. 1927’de Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası kurulmuş ve aynı yıl, Ankara Devlet Konservatuvarının temelleri atılmıştır. Yine aynı yıl içerisinde Türk Ocağı bünyesinde halkevleri ve halkodaları açılarak, Anadolu’ya sanatı yaymaya çalışmışlardır. 1934 yılına gelindiğinde ise Devlet Resim ve Heykel Sergileri başlatılmıştır.  Sanayi-i Nefise Mektebi’ni (Güzel Sanatlar Akademisi) modern bir sanat eğitim kurumu hâline getirilmiştir. 

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin sanatçılara ihtiyacı olduğunu sık sık dile getirmiş. Tiyatro desteklenerek, eserlerin sahnelenmesi için olanaklar sağlanmıştır. Hatta Mustafa Kemal Atatürk, Halide Edip Adıvar’ın “Kenan Çobanları” adlı eserini bizzat izlemeye gitmiştir.  

Sinema alanına baktığımızda ise Atatürk, sinemayı geleceğin önemli bir sanat dalı olarak gördüğünü söyleyerek belgesel ve film çekimlerini desteklemiştir.