Dönüştüğüm kişi.
Kimdim ben,tanıyor musunuz?
Bazen öyle anlar oluyor ki, içimde romanlar yazılırken dilimden sadece ‘’tamam’’ kelimesini çıkartabiliyorum. Öylesine zorlanıyorum ki; yataktan kafamı kaldırmak, bir işle uğraşmak en büyük dileğim oluyor ancak bunu yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Biri beni anlayacak mı düşüncesiyle de savaşmak zaten zar zor taşıdığım bedenime daha da ağır gelmeye başladı bu günlerde. İnsanın canı sıkkın olunca konuşacak bir arkadaşı olmaması nasıl yaralıyormuş böyle? Belki benim hatalı arkadaş seçimlerimdi belki de kadersel olarak yaşamam lazımdı. Ya kağıt kalemlere tekrar döneyim diyeyse? Bütün gün böyle yüzlerce senaryo üretebilirim ama kalkıp bir iş yapamam. Ürettiklerimi cümleye döküp de iki lafın belini kıramam. Öyle küskünüm ki konuşmaya, öyle küskünüm ki kendimi anlatmayı bırakalı aylar oldu. Anlaşılmayacağını bildiği yerde insan çırpınmaktan yorulmuyor,boğuluyormuş. Bugünlerde içimde soluk tenli dudakları morarmış bir kadın var. Aynaya baktığımda capcanlı rengimin altında gözlerimin içine içine bakıldığında görülebilecek cinsten bir kadın ama ne bakan var ne gören. Sahi ben görünmeyecek biri miyim? Kimse yorgunluğumu fark edip bunu sırtlamayı bana teklif etmeyecek mi, hayır yani belki kabul etmeyeceğim ama teklif bile yok ki. Her şeyi tek sırtlamaktan yorulduğumu hissediyorum. Taşın altına elimi koymaktan bir gün vazgeçeceğim. Hayallerim, hayata dair umutlarımı aylardır bir kenara bırakmış ruhumu,bedenimi yeniden hayata döndürmeye çalışıyorum. Bir doktor misali can çekişen hastaya kalp masajı yapıyorum, ellerim öyle yoruldu ki pes etmeye çok yakınım. Bu yaşta bu acı ne diyor görenler geriye dönüp bu ne ki demek istiyorum ama yine ‘’aynen’’ diyorum. Aynen kızım bu yaşta ne bu acı.