Epilepsi Hastalarının Sosyal İlişkileri
Aile, arkadaşlık ve romantik ilişkilerin epilepsiye bağlı etkileri
Epilepsi hastalığının bulaşıcı olduğunu düşünen birçok kişi bulunmaktadır fakat bu bilinen yanlıştır. Ayrıca ruhsal bir hastalıkta değildir. Bunun gibi hastalık üzerinde doğru bilgilendirmeler yapılmadığı takdirde bireyi damgalama veya önyargıyla yaklaşılabilir. Bu durum bireyde sosyal dışlanma ve kendini yalnız hissetme durumları meydana getirir. Diğer yandan hastalar nöbet geçirme korkusundan dolayı farklı ortamlara girmekte ya da yeni insanlarla tanışmakta güçlük çekebilir. Sosyal ortamlarda rahatsızlık çekmek gibi etrafındaki bireylerinde (özellikle aile bireylerinin) her an bir atak olabilir yaklaşımı ve fazla baskı kurması epilepsi olan kişinin daha da asosyal, panik, tedirgin, kişilik bozukluklarının gelişmesine ortam hazırlamaktadır. Aile bireyleri tarafından aşırı korunma, bireyin bağımsızlık duygusunu da zedeleyebilir. Oysaki destekleyici aile ortamı, epilepsi hastasının özgüvenini ve sosyal uyumunu artırır.
Sadece aile değil, arkadaşlık ve romantik ilişkilere de bu durum yansır. Nöbet anlarına tanık olma korkusu nedeniyle bazı insanlar uzak durabilir. Epilepsi hastaları, “acaba partnerim beni kabul eder mi” düşüncesiyle romantik ilişkilerde çekimser davranabilir.
Peki, okulda, işyerinde ve diğer sosyal ortamlarda neler olur? İş yerinde ve okulda, hastalığın anlaşılmaması nedeniyle hastalar ayrımcılığa uğrayabilirler. Ancak bilgilendirme yapıldığında, çevrenin daha anlayışlı ve destekleyici olması mümkündür.
Yaşa bağlı olarak hastaların tepkileride farklılık gösterir. Çoğunlukla çocuklukta ve ergenlikte belirtileri başlayan epilepsi özgüvensizlik, başarısız olma korkusu, akademik kaygı, stres gibi birçok faktörü de tetikler.