Kadın Olmanın Sınavları
Kadın tarihini kendi yazdı
Kadın olmak, bir sınavı geçmek gibi. Her gün, her an bir karar verirken, toplumun dayattığı baskılarla karşı karşıya kalırız. Ne giymeliyiz? Nerede, nasıl konuşmalıyız? Herhangi bir konuda sesimizi çıkardığımızda, sesimizi bastırmaya çalışan onca duygu ve sözle savaşırız. Toplumun baskılarına bile gerek kalmaz bir müddet sonra. İçimize hatta genimize öyle bir işlenmiştir ki oto-sansürle hareket ederiz her an. Kafamızın içindedir tüm yasaklar ve yargılar.
İş ve Okulda Kadın Olmak: Sabırla Güçlü Durmak
Hangi görevde olursan ol, bir kadın olarak orada olmanı istemeyen gözler olacaktır. Kendimi ispatlamaya iter o belli belirsiz, sinir bozucu davranış ve sözleri. Sanki sen oraya layık değilsin ve hiçbir zaman bir erkek kadar hak edemezsin... ama sonra fark edersin, kendi değerini başkalarına kanıtlamaya çalışmak sadece yorulmuşluk getirir.
Kadın olmak, bir savaş değil, sürekli bir sınav. Sabırla, sessizce, bazen gülümseyerek ama hep güçlü durmak zorundasın. Ama kimse sana “bunu yapabilirsin” demiyor, yapabilmeni bekliyorlar. Oysa kadınlar olan gücü, haklarını, savunmalarını söke söke aldı. Hala mücadelesini veriyor. Bir kadının sesini yükseltmesi, bir kadının hayatta yer edinmesi bir mücadelenin eseridir, dik duruştur.
Günümüzde, kadınların hala aynı haklara sahip olmadığını görmek üzülmek yerine, farkındalık yaratmalıyız. Birileri sizi önemsizleştirmeye çalıştığı zaman bile, kendinizi duymayı unutmayın. Kadınlar sesini yükseltmeden, susarak varlık gösteremezler.
Kendimize Güvenmek ve Her An Duruşumuzu Hatırlamak
Kadın olmanın sınavı, aslında her gün “kimseye kanıtlamadan kendi yolumuzu nasıl buluruz?” sorusunu sorarak geçiyor. Kendimizi bilerek, her durumu kabul ederek, bazen sadece durarak… Eğer kadının yapabileceği en güzel şeylerden biri, sadece kendine güvenmekten geçer.
Kadının en etkili gücü ise bir arada durmasında, birlikte ses çıkarmasında gizlidir.