Kaosun yüce tanrıçası Hera

Kronos ve Rheia'nın kızı, Olympos'un en yüce tanrıçası ve kraliçesi, inek gözlü Hera. Muhtemelen birçoğumuz onu kıskanç, rekabetçi, Zeus'un çapkınlıklarına olan nefretinden dolayı tanıyoruz. Ki zaaflarımız ve zayıflıklarımızı düşünecek olursak aslında birçoğumuz Hera ile benzer özellikler taşıyoruz. Çünkü Hera da her ne kadar tanrıça ve kraliçe de olsa yanlış yapmaktan ve her türlü duyguyu yaşayabildiği gerçeğinden azade değil.

Hera evlilik kurumunun temsilcisi, doğum tanrıçasıdır. Simgesi erkek tavus kuşudur fakat bazı kaynaklara göre akrep de simgesidir. Roma adı Juno'dur ve Haziran ayını temsil eder, June-Haziran buradan gelir. Temsili meyveleri elma ve nardır, Atinalılar Hera'yı kutsal kabul ederler ve düğünlerinde gelinlere elma ve nar verirlermiş. Hera'nın kendi düğünü ise hem kardeşi hem de Olympos'un Tanrı kralı Zeus ile olmuştur. Fakat arkasında acı bir hikaye yatar.
Zeus gönül ilişkileri ziyadesiyle fazla olan çapkın bir tanrıdır. Hera ile evlenmek istemesinin arkasındaki motivasyon, tanrıçanın hırslı kişiliği ve kendisini yönetimde destekleyecek kabiliyette olmasıdır. Hera bu evliliği her ne kadar istemese de Zeus her yolu dener. Bir gün yağmur yağdırır ve soğuktan üşümüş, ıslanmış Guguk kuşu kılığına girer. Kuşu gören Hera onu yanına alır ve elbisesiyle kurulamaya ve ısıtmaya çalışır. Bunu fırsat bilen Zeus Hera'ya tecavüz eder ve evlenirler. Bu evlilikten Ares(savaş tanrısı), Hebe(gençlik tanrıçası), Eileithyia(doğum tanrıçası) ve Hephaistos(demirci tanrı) doğar. Fakat bazı kaynaklara göre ise Athena'yı tek başına doğuran Zeus'a karşı Hera da Hephaistos'u doğurmuştur. Her ne kadar Hephaistos'un doğumu farklı yorumlansa da çirkin(!)olduğu için Olympos'un en tepesinden atılarak topal kaldığı, bu yüzden annesi Hera'dan nefret ettiği ve hatta ona karşı komplo kurduğu, karısı Aphrodit'in ihanetine uğradığı adaletsiz ve acımasız gerçeği görece kabul edilir. Bunun yanı sıra Hera Zeus'un yasak aşkları ve gayrimeşru çocuklarıyla da uğraşmıştır. Fakat tüm zamanlarda olduğu gibi bu kavganın da tek zararlı çıkanı yine kadınlar ve çocuklar olmuştur.

Hera Zeus'u esasında sevmez, kıskanır. Fakat bu kıskançlık hem Hera'nın kişiliğinden hem de evlilik kurumunu temsil ettiği için Zeus'un çarpık gönül ilişkilerinin konumunu zedelemesinden kaynaklanmaktadır. Bir gün tüm yönetimi eline almak isteyen ve Zeus'tan daha iyi olduğunu kanıtlamaya çalışan Hera Zeus'a isyan eder. Zeus bu isyana karşılık Hera'yı zincire vurur ve ayaklarına örs bağlar.
Diğer bir kıyas kavgası ise; seksten kimin daha zevk aldığı üzerinedir. Hera kadının asla zevk duymadığını iddia ederken Zeus erkeğin kadından daha az zevk duyduğunu iddia eder. Bir sonuca varamayan tanrılar önceki yaşamında kadın olan erkek tanrı Teiresias'a sorarlar. Teiresias'ın cevabı "Erkek bir zevk duyuyorsa kadın dokuz mislini duyuyor" der. Yenilmeyi hazmedemeyen Hera Teiresias'ın gözlerini hemen kör eder.

Hera Roma İmparatorluğu kuruluşunda da etkilidir. Truvalılar en güzel tanrıça olarak Hera'yı seçmedikleri için Truva savaşında Hera Yunanlılar'ı desteklemiştir. Tahta at oyunu Truvalılar'ı ağır yenilgiye uğratmış, kalanlar ise atalarının topraklarına geri dönmeye karar vermişlerdir. İlk konum Girit'tir fakat zamanla orada kıtlık baş göstermiştir. Tekrardan Truvalı Aeneas önderliğinde yola çıkarlar ve bu sefer ataları Dardanos'tan dolayı İtalya topraklarına gitmeye karar verirler. Dardanos(Çanakkale) Zeus ve Elektra'nın gayrimeşru çocuğudur dolayısıyla Hera Dardanos'tan da nefret eder, yola çıkan Truvalılar'a binbir bela açar. Zeus ve Poseidon yardımıyla Sicilya'ya ulaşan bir kısım Truvalı buraya yerleşir kalanlar ise Aeneas ile İtalya'nın kalbine doğru gider. İstediği yere ulaşan Aeneas burada güzeller güzeli Latinlerin prensesi Lavinya ile evlenir ve onların soyundan gelen Romulus ve Remus ikizler burada Truvalı-Latin kökenli insanların olduğu yeni bir kent kurmak isterler. İktidar arzusundan dolayı birbirine savaş açan iki kardeşten Romulus Remus'u öldürerek kendi kentini kurar ve adını "Roma" koyar.