Kendi Sonunu Yaratmak
Kendi sonunu keşfetmek.
Bir çığ misali büyüyen, her derde ve soruya cevap arayan bilim, insanın elindeki en tehlikeli silahtır. Çünkü hem sonu belli değildir hem de bir hata bambaşka yerlere sürükleyebilir insanları. Dizilerde ve filmlerde bunun bir hata üzerine dönen milyonlarca ihtimali gördük değil mi? Hatta geçenlerde bunun hakkında bir yazı bile yazmıştım ve orada da demiştim ki insan gerçekleşme ihtimali olmayan bir şeyi hayal edemezmiş. Bunu hem iyi olarak düşünmeli hem de bütün eksileriyle göz önüne almayız.
Geçenlerde yaşanan bir olayı hepimiz gördük değil mi? Bundan tam 13 bin yıl önce bu dünyada yaşamış olan ''Ulukurt'' (Dire Wolf)'un kemikten ve dişinden alınan DNA'sıyla yeniden ürettiler. Game Of Thrones'te var olan kurtlar artık günümüzde ve hayatımızda yaşıyorlar. Adeta bir bilim kurgu filminden bir kesit gibi sanki. 13 bin yıl önceden bir türü alıp yeniden dünyayla buluşturduk. Ve tabii ki bu burada bitmeyecek. Aynı firmanın Dodo kuşu ve yünlü mamutlar üzerinde de çalışmalar yaptığı biliniyor.
Tabii insanlar da farklı görüşler altına büründü. Kimi bunu oldukça iyi karşılarken kimi de bunu endişeyle izledi. Haklılar da bu hem çok heyecanlı hem de korkunç. Bu kurtların yeniden doğmasıyla aslında bir yandan da şunu fark ettik: ''Ölü olan her şey aslında gerçekten ölü müdür?'' Bir dişten, bir kemikten yeniden hayat doğuyorsa aslında ölüm, bir uyku hali midir? Ve biz bu uykudan her şeyi uyandırabilir miyiz? Mesela sevdiklerimizi?
Bu noktada iki şey giriyor devreye? Gerçekten bu kurt 13 bin yıl öncekiyle aynı mı? Ve o zaman atalarının davrandığı gibi bir ilişkiyi kurabilecek mi? İlk sorunun cevabını tam olarak bilemesek de ikinci soru için muhtemelen geçmişte ataları gibi ilişki kuramayacak derdim çünkü o dönemin koşullarıyla yaşamıyor olacak. İklim, hayatta kalma mücadelesi, rakipler her şeyi değişen bu canlı farklı koşullara adapte olabileceğini düşünüyorum. Yani bu noktada ister sevdiklerin isterse de başka bir canlı fark etmez bunlar gerçeklerin iyi birer ''sahtesi'' de olabilir. İstediğiniz o kişiye kavuşmak tam olarak mümkün olmayabilir. Çünkü onun hayatındaki yeriniz değişir. Fikirleri ve yeni yaşadıkların da ona farklı tavırlara sürükler. Dış görünüş olarak tamamen aynı da olsa karakter olarak tamamen farkı biri olabilir ama kim bilir bilim yine bunun da çaresini bulabilir.
Bilim, bir yandan insanın insana en yararlı icadıyken bir yandan da karanlık ve bilinmez olandır. Sonu olmayan ve daima ilerleyen bu güç belki bir gün bizim de sonumuzu getirebilir. Bu noktada da düşünmemiz gereken ''Yapabiliyoruz diye gerçekten yapmalı mıyız?'' Tıpkı klonlamanın bir noktada durdurulduğu gibi. Demek ki her şeyi sırf yapabiliyoruz diye yapmamalıyız. Bugün etik anlayışı yüzünden durdurulan bir çok noktanın, ileride yeniden denenmeyeceğini kim bilebilir ki? Belki de zaten hiç durulmamış bile olabilir ama insan unutmamalıdır ki kusursuz olanı bir tek Allah yaratır. Ve insan eliyle oluşan bu canlılar, belki de insanlığın sonunu kendi hazırlar...