Kendiniz Olmanızı Engelleyen 5 Yara
5 Yara ve Detaylı İncelemesi
Terk edilme, aşağılanma, ihanet, haksızlık, reddedilme. Bu kelimeler ilk olarak yaşadığımız duygusal ilişkilerdeki sorunları çağrıştırıyor olsa da durum düşündüğümüzden daha karmaşık. İlk ihaneti sizinle aynı cinsiyeti taşıyan ebeveyniniz tarafından yaşamış olabilirsiniz ya da ilk reddedilmeyi anneniz size yaşatmış olabilir. Üstelik 0-6 yaş aralığında bunun aklı henüz hiçbir şeye ermez denilen zamanlarda. Bu mümkün mü? Evet mümkün. Neden ve nasıl olduğunu Quebec’teki en büyük kişisel gelişim okulunun kurucusu olan yazar Lise Bourbeau anlatıyor.
Daha önce hiç olmadığınız biri gibi davranmak zorunda olduğunuzu hissettiniz mi? Bir konuşmayı yapmak isterken ya da konuşmada fikrinizi savunmak isterken görmediğiniz bir bariyerin olduğunu ve sizi engellediğini, içinizdeki sesin ‘bunu yapma’ dediğini duydunuz mu? Aslında bunlar utangaçlığınızın ve özgüvensizliğinizin sonucu değil, taktığımız ‘maskelerin’ bir sonucu. Neden olduğumuz kişi olarak gözükmek yerine maske takma ihtiyacı duyarız? Buna yazar cevap veriyor:
Bir maskeyi sadece kendimizi korumak istediğimiz zaman takarız. Örneğin insan bir olayın haksızlık olduğunu düşündüğünde ya da kendisinin haksızlık yaptığına inandığında veya kendini haksız olarak görmekten korktuğunda sert kişi maskesini takar, yani sert birinin davranacağı gibi davranır. (Sayfa 18)
Biz daha çok küçükken maskelerle tanışıyoruz fakat bu maskeler balolarda kullandığımız renkli ve göz alıcı gerçek maskeler gibi değil. -mış gibi yapmamızı sağlayan sahte maskeler. Bizi suçlayan, birey olarak kabul etmeyen aşağılayan, reddeden ebeveynlerimizin oluşturduğu yaraları saklamak için maskeler kullanıyoruz ve acımızı saklıyoruz. Maskeler diyorum çünkü yazara göre, bazen bir 2-3 yarayı taşırken bazen tüm yaralara ev sahipliği yapabiliyoruz.
Peki ya bu yaralara sahipken nasıl bir davranış sergiliyoruz?
İlk olarak reddedilme yarasından başlayalım.
Reddedilme yarası
Aynı cinsten ebeveynin yaşattığı reddedilme yarası ‘kaçmaya meyilli kişi’ maskesi takmaya sebep olur. Var olma hakkına sahip olduğuna inanmayan, kendini değersiz bir hiç gibi gören, kaçmak için çeşitli yöntemler bulan, anlaşılmadığını hisseden kaçmaya meyilli kişinin en büyük korkularından biri paniğe kapılma korkusudur. Bu korkudan dolayı çoğu kaçmaya meyilli kişinin hafıza kaybı sorunu yaşadığı görülür. Bu yara ne kadar derinse o kişi sürekli reddedilmeyi ya da reddetmeyi kendine çeker. Bazen ebeveynlerin amacı reddetmek olmasa da çocuklar kendilerini reddedilmiş hissedebilirler. Örneğin, kırıcı bir yorum, ebeveynin kızgınlığı veya sabırsızlığı gibi. Bu yarayı içselleştiren kişi objektif olamayacağı gibi yaşadığı her olayı reddedilme yarasının filtresinden geçirip yorumlar.
Terk edilme yarası
Genel olarak belirli sabit kurallara sahip olan aile yapısında kızların babalarıyla ya da annelerin oğullarıyla iki yabancı kişi ilişkisinde olduğu görülür. Bu durum, çocuklar için gerekli olan sevilme ve anlaşılma duygularının bastırılmasına sebep olur. Karşı cinsten ebeveyni sebebiyle terk edilme yarasına sahip olan kişi maske olarak ‘muhtaç kişi maskesini’ kullanır. İnsanların onu terk etmemesi ve yalnız bırakmaması için sürekli ilgi ister, adeta küçük bir çocuğa dönüşür. Çoğu insan reddedilmeyi ve terk edilmeyi karıştırır. Reddeden kişi ‘istemiyorum’ derken terk eden kişi ‘yapamıyorum’ der. Terk edilme yarası oldukça önemlidir çünkü reddedilme yarası gibi doğrudan insan varlığına yöneliktir. Terk edilme yarası yüzünden acı çekenler kendilerini sevgiye doymuş hissetmezler. Kurban rolünü üstlenen, başkalarına kendini acındıran, muhtaç kişi maskesine sahip kişinin en büyük korkusu yalnızlıktır. Yalnız kalmak istemediğinden sevdiği kişinin yarattığı çok zor durumlara, şiddete, hakarete ve öfkeye katlanmayı kabul eder.
Aşağılanma yarası
Aşağılanma yarası diğer iki yaranın aksine ‘olmak ve yapmak’ dünyasına ait olduğu kabul edilir. Her iki ebeveynin yaptıkları sonucu ortaya çıkan aşağılanma yarası ‘mazoşist kişi maskesini’ takmayı tercih eder. Yaranın ortaya çıkışı bir ila üç yaş olarak kabul edilir. Sürekli kontrol eden ve fiziksel olarak kısıtlayıcı tavır sergileyen ebeveynlerin çocuklarında aşağılanma yarasına sebep olması muhtemeldir. Değersizlik duygusuyla baş etmek için uğraşır, kendini küçümsenmiş hissetmemek için ona bir şey söylenmeden yapmaya çalışır, gereğinden fazla sorumluluk alır. Mazoşist kişi maskesine sahip olanlar aslında başkaları için her şeyi yaparak kendisini küçülttüğünün farkında değildir. En büyük korkusu özgürlüğünü kaybetmek olsada hor görülme duygusundan kurtulmak için özgürlüğünden dahi vazgeçmeyi göze alır.
İhanet yarası
Hayatımızda her şeyi kontrol etmek isteyen, otoriter, tolerans gösteremeyen kişilerin varlığına şahit olmuşuzdur. İhanet yarasına sahip olan kişiler ‘kontrolcü kişi maskesini’ takar. Karşı cinsten ebeveynle yaşanan bu yara kişiye sahip olduğu ünü, makamı kaybettirmemek için her şeyi yaptırabilir. En büyük korkusu, yok sayılma, ayrılma denilebilir. Her şeyi öngörmek ve kontrol etmek isteyen kontrolcü kişi çocukken karşı cinsten ebeveynin ideal bir ebeveynin yapması gerekenleri yerine getirmediği için acı çekmiştir. Bu durum ‘O daha çocuk ne anlar ki?’ zihniyetinden kurtulmamız gerektiğini gösteriyor. Zira bebekler, ebeveynlerinin nefes alışından, yüz ifadesinden dahi çok şey anlıyor ve kişiliğini ona göre geliştiriyor.
Haksızlık yarası
Sert kişi maskesini takan haksızlık yarasına sahip kişi kendini korumaya almayı ve soğuk tavırlarla sert bir profil çizmeyi amaçlar. Aynı cins ebeveyni yüzünden yaşanan haksızlık yarası, kişiyi acımasız ve mükemmeliyetçi yapmaya iter. Aslında kendisi olduğu için değil, yaptıkları için takdir edildiğini fark eden kişi bu yarayı ve maskeyi uzun bir süre taşır. Sorun yaşadığını kabul etmeyen, sınırlarına saygı duymayan, hislerinden kopuk sert kişi ‘soğukluk’ korkusu yaşar.
‘Dünyaya gelmek yaralanmayı kabullenmektir ve benzer yaralar, benzer yaraları her zaman çekecektir. Dostluğunuz, evliliğiniz, ilişkiniz tüm bunlarda yaraların birliği söz konusu. Peki ya ‘Nasıl iyileşeceğiz, nasıl bu yaralardan kurtulacağız?’ derseniz her yara önce fark etmek ve kabullenmekle başlar. Birisi sizi itti, düştünüz ve diziniz yaralandı. İlk olarak dizinizde kesif bir acı hissedersiniz. Yara büyükse kanamaya başlar. Onu iyileştirmeden önce yaraya açıp bakarsınız, ne olduğunu anlarsınız. Sonrası pansuman, dikiş ya da yara bandı. Yarayı görmeden, bilmeden nasıl müdahale edeceğinizi kestiremezsiniz. İyileşmenin ilk adımı kabullenmektir. Yarayı fark etmek ve gerekiyorsa yardım istemek. Şifa ancak böyle mümkün.