Körfez’de Sahte Modernleşme
Bu yazım Körfez ülkelerinin sporu da kullanarak yarattıkları sahte "modernleşme" hakkında.
Bu yazımda Körfez ülkelerinin sporu kullanarak “modernlik” algısı yaratma çabalarına değineceğim.
21.yüzyıl’ın başlamasıyla birlikte gerek siyasal ve ekonomik, gerekse de teknolojik gelişmeleri oldukça yoğun bir şekilde görmeye başladık. Bu gelişmeler ile birlikte özellikle 2008 senesinin ardından buzulların erimesi, iklim değişikliği gibi konular dünyanın küresel anlamda en büyük sorunları olarak görülmeye başlandı. İçinde bulunduğumuz şu günlerde her alanda teknolojinin ve iklim sorunlarının en önemli tetikleyicileri olduğu yeni bir dünya düzeninin kurulması söylemini eminim ki sizlerde işitmişsinizdir. Bu noktada tüm dünyada tartışılan en önemli konular arasında yeşil enerji, Paris İklim Antlaşması ve yapay et meselesi dikkat çekiyor.
O kadar para başka kimde var?
Bu gelişmelerle birlikte Orta Doğu’ya baktığımızda ise geçmişte dünyanın, hatta Arap coğrafyasının en cahil, en geri kalmış ve diğer bütün kötü sıfatları rahatlıkla başına koyabileceğimiz Suudi Arabistan, Katar ve diğer Basra Körfezi çevresindeki ülkelerin özellikle Avrupa’da spor alanına yaptıkları büyük yatırımlarını seyrettik. Bu yatırımların içerisinde kendi bayrak taşıyıcı havayollarının reklamlarını verdikleri sponsorluk anlaşmaları dikkat çekmekte. İşe öncelikle motor sporları tarafında başladı bu ülkeler. İlk olarak 2004 yılında F1’de Bahrein GP ve MotoGP’de Katar GP düzenlendi. Körfez ülkelerinin işe dünyanın yapılması için en çok bütçe gerektiren sporları olan yarış etkinliklerinden başlamaları hiç kimseyi şaşırtmamalı. Zira o kadar paraya sahip olan nadir kişilerden bazıları tam da bu ülkeleri yöneten şeyhler.
Bu ülkelerin dünyanın en popüler sporu olan futbola yaptıkları yatırımlar ise 2008’de Birleşik Arap Emirlikli bir iş insanı olan Khaldoon Al Mubarak’ın Manchester City takımını satın alışıyla başladı hatırlayacağımız üzere. Bu tarihten sonra iki İngiliz kulübü Arsenal ve Manchester City başta olmak üzere Birleşik Arap Emirlikliler kendi havayolu şirketleri Etihad Airways ile bu takımların hem stadyum isim sponsorluğu ve forma sponsorluğu, hem de iç saha maçlarındaki reklam panoları ile kendi turizm odaklı reklamlarını yapmaya devam ettiler. Katarlılar ise Katar Yatırım Otoritesi eliyle 2011 yılında Paris Saint-Germain kulübünü satın aldılar ve tıpkı Emirates’te olduğu gibi kendi ulusal havayolu şirketlerinin reklamını pek çok sponsorluk anlaşmasıyla yapmaya başladılar. Son olarak 2023 Dünya Kupası sonrası Cristiano Ronaldo transferiyle beraber Suudi Arabistanlıların da bu süreçte iyice ön plana çıkmaya başladıklarına şahit olduk. Elbette bu bahsettiğim spor dalları yalnızca benim özel olarak dikkatimi çekenler. Bunlar ve bunların dışındaki pek çok spor dalında Uluslararası Federasyonlar’ın başkanları dahi körfez ülkelerinden.
Şimdi gelelim esas meseleye:
Bütün bu sporun çoğunlukta olduğu, konser vb. etkinlikleri içerisinde barındıran sahte “modernleşme” algısının yaratılmasının sebebi elbette ki ilk paragrafta söz ettiğim konular. Dünya genelinde iklim sorunlarının varlığı ve teknolojinin de gelişmesiyle birlikte yakında bütün otomobiller yalnızca elektrikle çalışacaklar. Bu da petrol sayesinde zenginleşen ve halklarını zenginlikten pay istememeleri için cahil bırakan bu ülkelerin zenginlerini bölgedeki sıcak çöl ikliminden ötürü ister istemez turizme yönelmeye zorladı. Ben bu ülkelerde ortaya çıkan durumları Osmanlı’da 1820’ lerle birlikte kısmen ortaya çıkan modernleşme çabalarına benzetiyorum. O zaman da Osmanlı yönetici sınıfları demokratikleşme veya benzeri amaçlarla modernleşme hareketlerini başlatmamışlardı. Devletin yıkılmaması için buna mecbur kalmışlardı. Körfez’deki bu kısmi modernleşmenin oradaki halkların zamanla daha özgür bir ülkede yaşamalarına giden yolda ilk taşları döşüyor oluşu dileğiyle…