Koşun Diyete Başlıyoruz!
Diyete başlayan her kişinin yaptığını düşündüğü hatalar belki de hata değil, değiştirilmesi gereken bakış açılarıdır.
Karatay diyeti, Dukan diyeti, Akdeniz diyeti, ketojenik diyet, glütensiz diyet, eliminasyon diyetleri ve aralıklı oruç derken daha adını bile bilmediğimiz nice yöntemler hem doktorlar hem de diyetisyenlerce her gün bizlere öneriliyor. Bazen sosyal medyada iki doktorun günde kaç öğün yemeliyiz diye tartıştıklarını görürken bazen de ekmek yiyelim mi yemeyelim mi sorusu uzun süre gündemi meşgul ettiğini fark ediyoruz. Bir tarafta mankenlerin multivitamin tabletlerle dolu, 3 kaşık yulaftan oluşan tabakları, bir tarafta yan komşunun gönderdiği pazar kahvaltısının vazgeçilmezi olan lezzet ve yağ deposu pişi... Eh günde 2 öğün yiyorum, akşam dengelerim zaten deyip sonuna kadar dolu pişi tabağına girişiyor ve günü soda ile kapatıyorsanız endişe etmeyin. Sadece diyet mantalitesine girdiniz ve gördüğünüz en ufak kaçamak şansını geri çeviremiyorsunuz. Peki bu sizi iradesiz mi yapıyor? Tabii ki hayır! Kısıtlanmış diyetler vücudumuzu alarm moduna sokar. Sürekli aç kalacağına inan metabolizmamız bulduğu her fırsatı yarınlar yokmuşçasına tüketmek, depolamak ister. Dürüst olmak gerekirse, aç kalmadan diyet yapıyorum diyenlerin yediklerini ben ayaküstü atıştırıyorum ancak yine de kabul edelim, bir miktar aç kalmamız da gerekiyor. Tabii bu açlık normalde 2000 kalori alan birinin bir anda 1000 kaloriye düşmesi gibi ani ve acı dolu olmamalı. Üstelik sporla da desteklediğimizde düşündüğümüz kadar korkutucu kalori açıklarına gerek kalmıyor. Peki sizce nerde hata yapıyoruz eğer denklem bu kadar basitse,?Söyleyelim mükemmelliyetçi olup abartmayalım. Bir kere kaçamak yapınca tüm gemileri yakmayalım.Kaldığımız yerden yavaş ama emin adımlarla ilerleyelim. Sonuçta o kiloları 1 günde almadık değil mi?
Son olarak sosyal medyada gördüğümüz, diyetlerini muntazam şekilde yaptıklarını düşündüğümüz insanların da zaman zaman ipin ucunu kaçırdıklarını ve gösterdikleri kadar mükemmel beslenme-spor düzenlerine sahip olmadıklarını unutmayalım.