Liminoid Mekanlar: Havalimanları ve Otel Lobilerinin Tuhaf Hissi Nereden Kaynaklanır? 

Bu alanlarda birey, hem fiziksel hem zihinsel bir belirsizlik içinde konumlanır.


Modern yaşamın sıkça karşılaştığımız ancak üzerine nadiren düşündüğümüz mekanlarından biri havalimanlarıdır. Otel lobileri de benzer şekilde geçici bir varoluşun sahnesi olarak karşımıza çıkar. Bu mekanlarda yaşanan ‘yerinden edilmişlik’ hissi, sadece bireysel bir ruh hali değil, kültürel ve yapısal bir olgunun sonucu olarak da değerlendirilebilir. Antropolojik bir kavram olan “liminoidlik”, bu hissin ardında yatan temel nedenlerden biridir. 


Liminoid Nedir? 

Terim, antropolog Victor Turner’ın “liminal” kavramına dayanmaktadır. “Liminal” terimi, Latincedeki limen (eşik) kelimesinden gelir ve bireyin bir sosyal statüden diğerine geçiş yaptığı, ancak henüz hiçbirine tam olarak ait olmadığı geçiş durumlarını tanımlar. Bu genellikle geleneksel toplumlarda ritüellerle ilişkilendirilir. 

Modern toplumlarda bu geçiş, Turner’ın türettiği “liminoid” kavramıyla açıklanır. Liminoid durumlar, ritüel içermeyen, bireysel ve gönüllü olarak deneyimlenen, geçici aidiyet hâllerini ifade eder. Havalimanları, otel lobileri, alışveriş merkezleri ya da bekleme salonları gibi alanlar ise ‘liminoid mekanlar’ olarak değerlendirilir. 


Havalimanları: Zaman ve Kimlik Yoksunluğu

Havalimanları fiziksel olarak bir ülkenin sınırları içinde yer alsa da, işlevsel olarak sınır-ötesi bir yapıya sahiptir. Pasaport kontrolünden sonraki alan, teknik olarak bir ülkenin topraklarında olunsa bile, hukuki ve sosyal bağlamda farklı bir konum yaratır. Bu durum, bireylerin zamansal ve mekânsal bir boşlukta hissetmesine neden olur. Ertelenen uçuşlar, kimlik kontrol noktaları, saat farkları ve evrensel duyurular eşliğinde insan, kendisini ne bir başlangıç ne de bir varış noktasında bulur. 

Bu geçici alanlar, bireylerin çalışan, ebeveyn, öğrenci gibi gündelik hayattaki rollerini bir kenara bırakmasına neden olur. 


Otel Lobileri: Konforun İçinde Ait Olmamak

Otel lobileri de benzer biçimde geçici varoluşların yaşandığı yerlerdir. Görünürde her ne kadar konfor ve düzen sağlansa da insanlar bu ortamda kalıcı bir aidiyet geliştiremez. Mekanın dekorasyonu, kullanıcıya özel değil; evrensel bir ‘geçicilik’ duygusunu yansıtır. İnsanların, hayatlarının kısa bir dönemini geçirdiği ama kimsenin tam olarak yerleşmediği bu alanlar, bireylerin aidiyet duygusunu sorgulamasına neden olur.

Gündelik hayatta ev, ofis, okul gibi kimliğimizi şekillendiren fiziksel çevre bu mekanlarda yerini evrensel ama nötr bir tasarıma bırakır. Bu da bireyin, kim olduğunu tanımlamada zorlandığı bir deneyim yaratır.