"Manifest" Grubu’nun İlham Verici Stili: Değişim Yolda!
"Manifest" müziği, sahne enerjisi ve ikonik tarzıyla sadece bir kız grubu değil, yeni bir kültürün ve ilhamın öncüsü olmaya aday!
Türkiye’nin yeni nesil kız grubu Manifest, Big5Türkiye yarışmasında öne çıkan altı yetenekli genç kadının bir araya gelmesiyle doğdu. Yarışmada gösterdikleri performanslarla dikkat çeken bu kızlar, müzik ve dans dünyasına iddialı bir giriş yaparak hızla geniş bir hayran kitlesine ulaştı.
Özellikle TikTok ve Instagram’da paylaştıkları dinamik dans videoları ve trend içerikleri, sosyal medyada büyük ilgi görüyor. Dijital platformlardaki aktif varlıkları sayesinde genç kitleyle hızlı bir bağ kuran Manifest, enerjileri ve tarzlarıyla kısa sürede büyük bir popülerlik kazandı.
Tolga Akış’ın büyük motivasyonu ve vizyonuyla kurulan Türkiye’nin yeni “girl band”i Manifest, ilk teklileri Zamansızdık ile müzik dünyasına adım attı. Açıkçası, Hepsi grubundan sonra uzun zamandır ülkemizde eksikliği hissedilen o kız grubu ruhunu öyle güzel doldurdular ki, ben de bu heyecana yakından tanıklık etmek için 16 Şubat’ta düzenlenen lansman konserlerine katıldım.
Konserde, yarışma süresince coverladıkları şarkıları ve sahne şovlarını sergileyerek hayran kitlelerine unutulmaz bir şov sundular. Onları sahnede izlerken, sanki kendi hayallerim gerçekleşmiş gibi hissettim çünkü Manifest, sahnedeki enerjisi ve uyumuyla sadece bir müzik grubu olmanın ötesine geçerek bir ilham kaynağına dönüştü. Manifest kızları gerçek azim ve çalışma ile nelerin başarılabileceğini bir kez daha kanıtladılar. Bu yolculukta onları takip etmek ve neler başaracaklarını görmek için sabırsızlanıyorum!
Tam da bu yüzden, Manifest benim için yalnızca bir müzik grubu değil, aynı zamanda ilhamın, cesaretin ve yeniden başlamanın bir sembolü oldu. Onlarla kurduğum bağ, içimdeki hayalleri olan küçük kız çocuğunu yeniden canlandırdı. Öyle ki, kendimi ifade etmek ve tanımak adına yeniden yazı yazmaya başladım. Çünkü belki de en büyük dönüşüm, ilham aldığımız anlarda başlar.
Bu kızlar sadece hayalleri konusunda ilham vermekle kalmadılar; aynı zamanda Türkiye’de yepyeni bir stil anlayışının da kapılarını araladılar. 2005-2007 yılları arasında Hepsi grubunun altın çağını yaşadığı dönem dışında, ülkemizde pek fazla "girl band" estetiğiyle karşılaşmadık. Oysa dünya genelinde, özellikle K-Pop kız gruplarının etkisiyle, bu tarz büyük bir ivme kazanmış durumda.
Manifest ise “girl band stilini” domine ederek, farklı bir estetik ve yaklaşımı müzikle birleştiriyor. Sahne kostümleri, enerjik koreografileri ve karizmatik duruşlarıyla, klasik pop yıldızı anlayışından uzaklaşıp, kolektif bir kimlik yaratıyorlar. Onların sahnede ve sosyal medyada sergiledikleri güçlü ve özgün tarz, Türkiye’de kız grupları için yeni bir dönemin habercisi olabilir mi? Bunu zaman gösterecek, ancak Manifest’in açtığı bu kapının ardında büyük bir potansiyel olduğu kesin.
K-Pop’un küresel etkisiyle birlikte, sahne performansları artık sadece müzikle sınırlı değil; moda, dans ve görselliğin birleştiği dinamik bir bütün haline geldi. K-Pop stilinin en belirgin özelliklerinden biri, cesur renkler, katmanlı kombinler ve dikkat çekici aksesuarlarla enerjik ve yenilikçi bir moda anlayışı sunması. Neon renklerden pastel tonlara, oversize parçalar ve kısa eteklerden bol pantolonlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu stil, sokak modasından yüksek modaya kadar birçok akımdan besleniyor. Ayrıca, sahne makyajları ve saç stilleri de iddialı ve sıra dışı seçimlerle öne çıkıyor.
Dünya çapında BLACKPINK, NewJeans, TWICE gibi gruplar bu akımın en güçlü temsilcileri arasında yer alıyor. Örneğin, TWICE, her müzik videosunda konsepte uygun dinamik ve iddialı styling tercihleriyle dikkat çekiyor. Fancy klibinde neon renkler, parlak kumaşlar ve geometrik desenlerle enerjik ve lüks bir görünüm yaratırken, Feel Special’da taşlı elbiseler, tül detaylar ve altın tonlarıyla zarif ve sofistike bir hava yakalıyor. I CAN’T STOP ME klibinde 80’ler ve 90’lar esintileri taşıyan geniş omuzlu blazer ceketler, crop-top kombinleri ve deri eldivenler ön plana çıkarken, The Feels klibinde Y2K trendlerini benimseyerek düşük bel pantolonlar, parlak mini etekler ve kelebek tokalarla nostaljik bir dokunuş yapıyor. Son olarak, SET ME FREE klibinde minimalist ve güçlü bir tarzla siyah ve beyaz monokrom parçalar, oversized blazer ceketler ve şık kesimler tercih ediliyor. TWICE, her müzik videosunda hem bireysel tarzlarını hem de grup estetiğini öne çıkaran güçlü kombinlerle global modaya yön veren bir kız grubu olmayı başarıyor.
Manifest ise Türkiye’de bu boşluğu doldurarak kız grubu estetiğini yeniden tanımlıyor. Sahne kıyafetleri, güçlü duruşları ve enerjik performanslarıyla K-Pop’tan ilham alan ama yerel kültüre özgü detaylarla harmanlanmış özgün bir stil yaratıyorlar. Onlar sadece bir müzik grubu değil; aynı zamanda genç kızlar için bir moda ve ilham kaynağı olma yolunda ilerliyorlar.
Her üyenin grupta bir rengi olması, grubun görsel kimliğinin en çarpıcı unsurlarından biri. Bu ayrım, bana Hepsi grubu kızlarının Yalan klibinde dört farklı renkte odalarda yer almalarını hatırlattı. Renklerin kullanımı, kız grupları için yalnızca estetik bir tercih değil; aynı zamanda oldukça etkili bir strateji.
Öncelikle, bu yöntem grup üyelerinin bireysel kimliklerini vurgulamalarına olanak tanıyor. Her bir renk, üyelerin farklı kişiliklerini ve tarzlarını yansıtırken, aynı zamanda grubun bir bütün olarak güçlü bir uyum içinde olmasını sağlıyor. Hayran kitlesi açısından ise bu yaklaşım, kolektif bir temsiliyet yaratıyor. Dinleyiciler, kendilerine en yakın hissettikleri üyeyle daha kolay bağ kurabiliyor ve böylece grup içindeki her birey kendi özgünlüğünü korurken, genel uyumu da destekliyor.
Mina kırmızı, Esin sarı, Lidya pembe, Hilal mor, Sueda yeşil ve Zeynep mavi… Big5Türkiye’yi başından sonuna kadar takip eden biri olarak söyleyebilirim ki, bu renk seçimleri rastgele değil; aksine her üyenin ruhunu ve karakterini tam anlamıyla yansıtıyor.
Esin’in etrafına yaydığı mutlu ve pozitif enerji, sarı rengiyle mükemmel bir uyum içinde. Onun neşesi ve ışığı, tam anlamıyla bu enerjik tonu taşıyor. Mina ise iddialı, çekici ve kendine güvenen duruşuyla, femme fatale havasını kırmızıyla tamamlıyor. Sahnedeki karizması ve güçlü varlığı, bu rengin ona ne kadar yakıştığını kanıtlıyor.
Zeynep, özgürlüğüne düşkün ve çabasız bir havaya sahip. Doğal rahatlığı ve umursamazlığı, mavi ile bütünleşmiş durumda. Sueda ise doğallığı, güven veren enerjisi ve canlılığıyla yeşilin huzurlu ve dengeli tonlarını yansıtıyor.
Lidya, biraz utangaç ama bir o kadar da naif ve zarif bir karaktere sahip. Onun bu yumuşak ve içten tarafını en iyi anlatan renk pembe olmuş. Hilal ise kendine özgü tarzı ve farklılığıyla morun asaletiyle öne çıkıyor. Kendisine “esmer pembe” demesi bile, morun ona kattığı özgünlüğü ve sofistike havasını anlatmaya yetiyor.
Bu renk ayrımı, Manifest’in sadece bireysel kimliklerini öne çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda grup içindeki uyumu da güçlendiriyor. Her bir üye, kendi rengiyle parlıyor ama birlikte olduklarında bütün renkleriyle tamamlanan, güçlü bir tablo oluşturuyorlar. Bu detay, yalnızca görsel bir estetik sunmanın ötesinde, hayranların grupla daha derin bir bağ kurmasını sağlıyor.
Manifest’in ilk müzik videosu, yalnızca müzikal bir çıkış değil, aynı zamanda grup üyelerinin bireysel tarzlarını da mükemmel bir şekilde yansıtan bir moda şovu. Tüm görünümlerini değerlendirirken en çok sevdiğim şey, katmanlı giyinme anlayışının cesurca benimsenmiş olması.
Tişörtler ve body’lerin üzerine eklenen renkli korseler, tozluklar, eteklerin üzerine işlenmiş dantel detayları, eldivenler… Her parça, gruba özgün bir hava katarken, modern ve zarif bir şekilde harmanlanmış. Günümüzün "old money" akımının her yerde hüküm sürdüğü bir dönemde, böyle cesur ve iddialı styling görmek gerçekten heyecan verici.
Manifest’in çıkış sürecinde yalnızca müzikal anlamda değil, görsel kimlik açısından da büyük bir emek söz konusu. Bu noktada, yarışmanın final stylinglerini ve grubun klip ile konser görünümlerini hazırlayan Bedirhan Taşçı’ya ayrıca bir tebrik gerekiyor.
Bedirhan Taşçı’nın daha önce Güneş, Bartu Küçükçağlayan, Büyük Ev Ablukada, Eda Baba gibi birçok sanatçının stiline yaptığı katkılar takdire şayan. Ancak itiraf etmeliyim ki, benim en sevdiğim işi Manifest kızlarıyla oldu. Hem final şovlarında hem de grup kurulduktan sonraki süreçte kızları harika giydirdi ve her birinin kişiliğine uygun parçalar seçerek güçlü bir grup kimliği oluşturdu.
Özellikle yarışma sürecinde verdiği röportajlarda, styling sürecine ne kadar özenle yaklaştığını görmek mümkün. Manifest üyelerini anlamak, tarzlarını ve kişiliklerini doğru yansıtmak için her birinin Instagram hesaplarını detaylıca incelemiş olması, onun işine duyduğu saygıyı ve titizliğini gösteriyor. Sonuç olarak ortaya, hem bireysel farklılıkları koruyan hem de grup içinde bir bütünlük sağlayan özgün bir stil çıktı.
Bu süreçte, Big Boss Tolga Akış ve Hypers ekibinin kızlara verdiği destek, Manifest’in güçlü bir ekip ruhuyla ilerlemesini sağlıyor. Sahne duruşlarından styling detaylarına kadar her şeyin büyük bir titizlikle hazırlandığı çok net. Önümüzdeki dönemde Manifest’in adını daha sık duyacağımız kesin.
Lansman konserinde yaşanan bir detay ise, grubun yalnızca müziğiyle değil, yarattığı kültürel etkiyle de büyüdüğünü gösteriyor. Konser alanında birçok kişi, kızların sahne stiline benzer kombinlerle gelmişti. 7’sinden 30’una, içindeki küçük kız çocuğunu saklayabilmeyi başarmış herkes, simli taşlar ve renkli makyajlarla Manifest’in enerjisini kendi tarzına yansıtıyordu. Bu, bir müzik grubunun hayranlarıyla nasıl bir bağ kurabileceğinin en somut örneklerinden biri oldu.
Manifest, müziği, sahne şovları ve tarzıyla sadece bir grup değil, aynı zamanda yeni bir enerjinin, yeni bir kültürün temsilcisi haline geliyor. Onların hikayesi, yalnızca bir yarışmadan çıkıp şöhrete kavuşan altı genç kadının hikayesi değil; hayallerin, emeğin ve kararlılığın somut bir kanıtı. Önümüzdeki dönemde Manifest’in neler yapacağını hep birlikte göreceğiz, ancak şimdiden belli olan bir şey var: Bu kızlar sahneyi sadece doldurmakla kalmayacak, ona tamamen kendi imzalarını atacaklar.