Modigliani: Uzun Boyunların ve Karanlık Gözlerin Ressamı
Henüz 35 yaşında vefat eden ünlü ressam Modigliani'nin hayatı da bir o kadar zorluklarla doluydu.
Amedeo Modigliani, tablolarındaki uzun boyunlarve karanlık gözler ile dikkat çeken 20. yüzyılın İtalyan sanatçısıydı. Peki bu uzun boyunların ve boş gözlerin arkasında nasıl bir yaşamı vardı?
Hastalıkla Geçen Yıllar
Modigliani, 1884'te Livorno'da Yahudi bir ailenin dört çocuğundan en küçüğü olarak dünyaya gelir. Çocuklarının eğitimi ile bizzat ilgilenen annesi ona destek olur fakat aile maddi zorluklar çekmektedir. Bu süreçte annesinin kardeşleri Amedeo'nun yetiştirilmesinde önemli rol oynarlar; onu görsel sanatlarla tanıştırırlar. Fakat 1895'te hayatı boyunca onu yalnız bırakmayacak hastalığı olan tifoya yakalanır, annesine de ressam olma hayalini bu süreçte söyler. Böylece Guglielmo Micheli'nin çizim derslerine başlar.
1901'de tüberküloz teşhisinin de konmasıyla derslerine ara vererek İtalya'ya seyahat eder, burada Scuola Libera Di Nudo'ya kaydolur. İtalya'da müzeleri ziyaret ederek İtalyan resim ve heykelleriyle tanışır, sanata olan hevesi iyice körüklenir.
Sağlığına kavuşmasıyla amcası ona destek olur ve Venedik'te üç yılını geçirir. Bu sürede Manuel Ortiz ve Zarate ile arkadaş olur, Paris'i anlatmaları ile ilgisi kabarmıştır. Bir süre sonra Paris'e taşınacaktır.
Paris'e yerleşmesiyle Academie Colarossi'ye kaydolur, kısa sürede Picasso gibi önemli isimlerin bulunduğu Bateau Lavoir çevresine de hail olur. Resme iyice odaklanır.
1096'da üç resmini bir sergide sergiler fakat beklediği ilgiyi alamaz, hiçbiri satılmamıştır. Yine de pes etmemeye çalışarak galerilere takas karşılığı eserlerini vermeye çalışır fakat başarısızlığı devam eder. Başarısızlık duygusu onu uyuşturucu ve alkole yöneltir.
1907'de işleri biraz da olsa düzeltmeye çalışır, destekçisi Paul Alexandre ona güç verir böylece düzenli bir çalışma rutini yakalar. Bu süreçte başka eserlerini sergiler ama onlar da ilgi görmez, bu yüzden heykele yönelir.
1909 yılında heykel üzerinde çalışmaya devam ederken Constantin Brancusi ile tanışır. Bu dostlukla heykelleri sergilenir fakat olumsuz bir tarafı da vardır. Heykelin yarattığı toz yüzünden tüberkülozu kötüleşir, heykel ile vedalaşarak resme yönelir. 1914'e geldiğinde Paul Guillaume ile tanışır, ressamın birkaç eserini satın alarak onu tanıtmayı kabul eder fakat maddi açıdan etkisi olmaz. Kapı kapı dolaşıp eserlerini satmaya devam eder. Bu sırada İngiliz yazar ve şair olan Beatrice Hastings ile tanışır fakat ilişkilerinin olumsuz yönde gitmesiyle ayrılırlar. Ressam böylece yeniden alkole yönelerek hastalanır.
Gücüne yeniden kavuştuğunda ise çıplak kadın serisini çizmeye başlar, galeride kişisel sergisinde sergilenen eserler polis tarafından uygunsuz bulunarak kaldırılır.
1917'de Jeanne Hebuterne ile tanışır, eşi ressama ilham olmuştur. Onun portrelerini yapar, bu ressama huzur vermektedir. Fakat yine de alkol ve uyuşturucu kullanmaya devam eder. 1918'de ilk kız çocukları dünyaya gelir, ressam annesinin adını verir.
Yıl 1920'yi gösterdiğinde artık Modigliani'nin sağlığı iyice kötüleşir. Tüberküloz menenjitinin pençesinde olduğu için doktorlar müdahelede bulunamaz ve 24 Ocak 1920'de vefat eder. Henüz 35 yaşında vefat eden ressamın ardından bu yası kaldıramayan eşi ise o hafta evinin beşinci katından atlayarak intihar eder, ressamın cenazesinden bir gün sonra o da gömülür.
Kimleri ve Nasıl Çizdi?
Modigliani'nin modelleri halkın her kesimindendi; sanatçı arkadaşları, patronlar, modeller, kapıcının kızı, hizmetçiler... Halkın her kesimini alsa da onları çizdiği tarz belliydi. Onları olduğu gibi restmetmezdi. Onun için modellik yapanları uzun yüzlü, eğri burunlu, boş badem gözlü ve uzun boyunlu şekilde tasvir ederdi.
Ayrıca hızıyla da ünlüydü. Bir portreyi bir veya iki günde tamamladığı söylenir. Bittiğinde ise resmin yeniden üstünden de geçmezmiş.