Nefes Yetmediğinde Ne Kadar Çabalarsan Çabala…
Temsilcilerimizden Fenerbahçe Lizbon’daki maçta Benfica’ya Kerem Aktürkoğlu’nun tek golüyle elenerek Şampiyonlar Ligi’ne veda etti.
Fenerbahçe özellikle savunmadaki harika oyuna rağmen Lizbon’daki maçta Benfica’ya Kerem Aktürkoğlu’nun tek golüyle elenerek Şampiyonlar Ligi’ne veda etti.
Vay be! Ne kadar uzun zaman oldu değil mi? Kadıköy’de Şampiyonlar Ligi Marşı’nın sesi duyulmayalı ve o büyülü atmosfer yaşanmayalı. Kısa bir araştırma sonucunda gördüm ki Fenerbahçe’nin reklam panolarında Şampiyonlar Ligi sponsorlarının bulunduğu ve marşının çalındığı son karşılaşması kumpasın da etkisiyle 2008 sezonunda çeyrek final eşleşmesinde Chelsea’ye karşı oynanmış. O sezon Devler Ligi’nde en başarılı sezonunu geride bırakan Fenerbahçe resmen zirvede bıraktı ve dile kolay 17 sezondur bu takım Avrupa’nın zirve turnuvasında tek bir maça dahi çıkamıyor. Söz konusu eşleşmede temsilcimiz ilk maçta Kadıköy’de Colin Kazım-Richards ve Deivid’in golleriyle 2-1 kazanmışsa da Stamford Bridge’deki maçta rakibine 2-0 mağlup olarak elenmişti. Seneler sonra Play-off turu da olsa nihayet Şampiyonlar Ligi atmosferinin yaşandığı maçlara çıkmayı başaran takım, Portekiz’deki hazırlık sürecinde de karşı karşıya gelinen, hemen her yıl Şampiyonlar Ligi bileti alan Avrupa’nın en güçlü ekiplerinden Benfica’ya karşı her iki maçta da çok iyi bir performans sergilemesine rağmen elenmekten kurtulamadı.
Da Luz deplasmanında nefes de bir yere kadar.
Aslında Fenerbahçe her iki karşılaşmada da güçlü rakibine karşı bilhassa savunmada harika performanslar ortaya koymayı başardı. Her ne kadar Benfica savunması da aynı kalitede olduğundan hücumda pek etkili bir performans ortaya konulamasa da Florentino Luis’in 71.dakikada gördüğü kırmızı kartla birlikte, ilk maçın son 20-25 dakikasını 10 kişiyle oynayan rakibi karşısında Fenerbahçe bir veya birden fazla gol bulabilseydi Lizbon deplasmanında turu geçen taraf olabilirdi. Bütün bu ihtimaller bir kenara, Fenerbahçe’nin muhteşem savunması ikinci maçın başından itibaren Portekiz temsilcisine engel olmak konusunda yetersiz kalmaya başladı. Benfica Estadio da Luz’ daki maçın başında dahi öyle güçlü saldırmaya başladı ki zaten Kerem’in golünün öncesinde Benfica ilki ofsayt, ikincisi ise Faul gerekçesiyle sayılmayan iki gol atmayı başarmıştı. Yoğun baskının ardından maçın 35. Dakikasında tehlikeyi bir türlü uzaklaştıramayan Fenerbahçe savunması en sonunda Kerem Aktürkoğlu’nun şutuyla gelen golü kalesinde gördü. Bir başka deyişle yoğun çabaya rağmen Fener’in nefesi bir noktaya kadar yetti. Zaten bana sorarsanız yalnızca Fenerbahçe değil, hiçbir Türk takımının Benfica’yı yenecek gücü en azından şu sene içerisinde bulunmuyor.
Lizbon’daki maçın 2.yarısında Fenerbahçe bir süre hücumda da etkili olmaya başlamıştı aslında. Tam bu noktada Talisca’nın 3 dakika içerisinde gördüğü 2 sarı kartın neticesinde 82.dakikada kırmızı kartla oyundan atılmasıyla birlikte umutlar iyice bitti ve Fenerbahçe bu sezonda da Avrupa Ligi’nin yolunu tuttu. Bir gün ülkemizde de işsizlik oranları düştüğünde, eğitim sistemi düzeldiğinde, sporcu yetiştirmek için daha çok imkan sağlandığında ve daha pek çok konuda daha iyiye gidildiğinde Fenerbahçe’de, ülkemizdeki diğer takımlarda Portekiz’in ve Avrupa’nın diğer gelişmiş futbol ülkelerinin takımlarıyla mücadele edecek seviyeye gelecektir. Bundan hiç şüphem yok. O gün gelene dek elden gelen ile yetineceğiz. Ben yinede Fenerbahçe takımını ve oyuncuları bu eşleşmede sergiledikleri performanstan ötürü tebrik ediyorum.
Bu ne kepazelik, nasıl iş anlamadım.
Bu arada benim bu yazıyı bitirdiğim gün Jose Mourinho’nun 15 Milyon Euro tazminat ile kovulması ve Kerem Aktürkoğlu’nun toplamda 25 Milyon Euro bonservis karşılığı Fenerbahçe’ye katılmasına denk geldiğinden bu konular hakkında da görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Büyük ihtimalle bu konu hakkında ayrıca bir yazı yazacağım onu da belirteyim. Yahu arkadaş bu nasıl iş? Ali Koç isimli bu hayatta dede parası yemekten başka bir işe yaramayan adam dünyanın en önemli birkaç teknik direktöründen birini kulüpten kovdu. Hayır, düşünüyorum kimi getirebilir? Bu adamdan daha iyi olanlar ya Guardiola ya da Ancelotti. Bir Fenerbahçeli olarak şunu rahatlıkla söylüyorum: Bu sabırsızlıkla Fenerbahçe’den elbette bir halt olmaz. İstikrar başarıyı getirir. Birde beyefendinin vizyonu maksimum İsmail Kartal. İsmail Kartal’ın getirileceği konuşuluyor. Yahu madem her iki sezonda bir İsmail Kartal’ı getireceksin, niye adamı sürekli kovuyorsun? İsmail Kartal’ın da bu kez gelmemesi gerekiyor bence. Kerem Aktürkoğlu ise 1,5 gün sonra transfer olacağı takımı Şampiyonlar Ligi’nden eden golü attı. İstese nezaketen o maça çıkmayı reddedebilirdi. Bu ne anlama geliyor artık onu ben söylemeyeyim. Siz yorum olarak belirtin. Görüşmek üzere.