Olasılıklar Üzerine Kurulu Bir Kütüphane: Gece Yarısı Kütüphanesi
Hiç “keşke”lerinizin bir kütüphanede sizi beklediğini hayal ettiniz mi?
Ölümle yaşam arasında ki çizgide bir kütüphanenizin olduğunu düşündünüz mü? Matt Haig'in Gece Yarısı Kütüphanesi romanı keşkelerin bir kütüphanede beklediği fikrimden yola çıkılarak okuyucu kendi yaşamında ister bir yolculuğa çıkıyor çıkartıyor. Keşkeler ve İhtimalllerle dolu raflar...
Keşkeler ve İhtimaller Arasında
Romanın odak Nora Seed adında, hayatındaki her şeyden yorulmuş, umudunu kaybetmiş bir kadın var. Yaşam ve ölüm arasında kaldığı" gece yarısında" kendini bir kütüphanede buluyor. Kütüphane yaşadığı, yaşamadığı olasılıklar üzerine yazılmış bir sürü kitap ile dolu. İkiye bölünmüş kütüphanede bir taraf pişmanlıkları diğer taraf ise yaşamadığı olasılıkları temsil ediyor. Başka iş, başka aşk, başka kararlar…
Satır Aralarında Saklı İhtimaller
Kitap insanın köşe bucak kaçtığı duyguları, pişmanlıkları gün yüzüne çıkartıyor. Lakin sadece yüzleştirmiyor ona anlam yüklüyor. Kitabın yazarı pişmanlıklarımızın hayatının vazgeçilmez parçası olduğunu ve aslında kişiliğimizi şekillendiren duygularımızın olduğunu gösteriyor.
""Yol gün farklı karar verseydim ne olurdu?" Sorusuyla yaşıyoruz aslında. Kitapta görüyoruz ki sectigimiz her ihtimal, bedelini ve mucize ihtimallerini taşır. Umutsuzken bile bir çıkış yolunun olduğunu bunu bulmanın mümkün olduğunu naif bir dille anlatıyor kitap. Nora'nın hikayesi yaşamın ve ihtimallerimizin kıymetini apaçık gün yüzüne çıkartıyor.
Benim Kütüphanem Nasıl Olurdu?
Kitabı okurken zihnimde sürekli aynı sorular dönüp durdu: Acaba ben hangi kitapları seçerdim? Hangi olasılıkların peşine düşmek isterdim? Pişmanlıklarımı telafi etme şansım olsaydı, hayatım nasıl bir yöne evrilirdi?
Bir kütüphane düşüncesi beni bir iç yolculuğa çıkardı. Eğer kendi kütüphanemi oluşturacak olsaydım, bu yer biraz karmaşık olurdu. Aynı iç dünyam gibi. Eski ama anlamlı detaylarla dolu, fısıltı rüzgarıyla konuşan bir yer… Her rafı geçmişten bugüne taşıdığım izler barındırır; bazıları gururlandığım, bazılarıysa yüreğimde iz bırakan anılarla dolu.
Sanırım pişmanlıklar kitapları fazla olurdu raflarda. Zaman zaman “keşke”lerim çoğalırdı. Ama bu kitapla birlikte fark ettim ki, insan bazı şeyleri değiştirememeyi de öğreniyor. Geçmişi düzeltmenin değil, onu anlamanın ve içselleştirmenin bir yolculuğu bu. Ve ben ilk kez bu kadar açık yüreklilikle kabullenmeye başladım bazı şeyleri.
Her seçim bir ihtimali elerken, her pişmanlık da aslında başka bir benliğe açılan kapıydı belki de.