Schnitzler'de Modern Edebiyatın İzleri
Schnitzler, eserlerinde bireyin iç dünyasına derinlikli bakışı ve bilinç akışı gibi tekniklerle modern edebiyatın öncü izlerini taşıyor.
Arthur Schnitzler, 1862 yılında Viyana'da doğmuş Avusturyalı bir yazardır. Schnitzler, özellikle psikolojiye ve insan zihninin derinliklerine olan ilgisiyle tanınır. Eserlerinde Freud’un psikanalitik kuramlarıyla da paralellik gösteren derinlikli karakter analizleriyle sık sık karşılaşılır. Eserlerinde genellikle bireyin iç dünyası, bilinçaltı, aşk, cinsellik ve toplumun ikiyüzlülüğü gibi temaları işler. En bilinen eserleri arasında "Traumnovelle" (Rüya Romanı) ve "Lieutenant Gustl" bulunur. "Traumnovelle", daha sonra Stanley Kubrick tarafından "Eyes Wide Shut" adıyla sinemaya uyarlanmıştır. Schnitzler, dönemin ahlaki normlarını sorgulayan cesur yazılarıyla dikkat çekmiş ve zaman zaman sansürle karşılaşmıştır.
Schnitzler, modern edebiyatı en iyi yansıtan yazarlardan biridir ve Viyana modernizmi yazarlarının başında gelir. Bu özelliğini yansıtan en iyi eseri "Die Fremde" yani "Yabancı"dır. Yazısında giriş-gelişme-sonuç bölümlerine yer vermemiş, kişiler tanıtılmamış ve ortam-mekan-zaman tanımı yapılmamıştır. Modern anlatının özelliği olan açık uçlu anlatımla hikayenin sonunda ve başlığında belirsizlik vardır. “Die Fremde” başlığı hem yabancı kişi hem de yabancı bir mekan anlamına gelebilir. Expressionismusta çizgiler net değildir bu da çoğulculukta öznelliğe (subjektivitat) yol açar. Okuyucu başlığın hangi anlama geldiğini kendisi karar verir.
Hikaye, Albert’in uyandığında Katharinadan veda mektubu bulmasıyla başlar. Mektuba eşi olduğu halde “Mein lieber Freund” diye başlayan Katharina’nın, Albert’i kendi öznelliğinde arkadaşı olarak gördüğünü anlarız. Mektubun ilerleyen kısmında “senden öne uyandım” yazan Katharina aufgewacht fiilini kullanıyor. Bu fiil Almanca'da uyanmaktan daha çok bilinçlenmek anlamına geliyor. Yani senden dah önce farkına vardım ve seni terk ettim demek istiyor.
Eşinin ayrılık notunu okuduktan sonra Albert onunla tanıştığı andan evliliğine kadar olan olayları düşünmeye başlar. Yazar burda bilinç akışı tekniği kullanarak iç monoloğa yoğunluk vermiştir. Bu kısımda Albert’in iç hesaplaşmasını görürüz. Aslında Albert’in Katharina’yı olduğundan daha iyi gördüğünü ama Katharina’nın Albert’i ortalama gördüğünü ve ikisinin de farklı görecelilikte (Relativität) olduğunu anlarız. İç hesaplaşmasında, Katharina’nın arkadaşı Vincenz’in, Katharina hakkında anlattıklarının kendi öznel yargısına ve göreceliliğine göre ona uyuşmadığına karar verir.
Bu düşüncelerin sonunda intihar etmeye karar verir ve şehir merkezine gider. Şehirde Katharina’yı görür ancak konuşmaz. Olayın izini sürmemesi ve neden terk edildiğinin sebebini öğrenmeyip belirsizliğe bırakması modern dönemin bir özelliğidir. Hikaye Albert’in Katharina'ya Theodorich heykeli alıp intihar etmesiyle biter.