Sihirli Bir Dünya

Sözcüklerin en canlı hali

İnsan varlığı ile beraber başlattı edebiyatı. Ve o günden bu güne birçok formda, birçok dilde canlandı sözcükler. Kimi zaman ortak bir paydada buluştu, kimi zaman da yetişiği toprakla şekillendi. Bazen insanı bazen duyguları, bazen vatanı, bazen bir idolejiyi anlattı. Nerede, ne şekilde olursa olsun bir yön buldu sonunda kendine. Her yönünü seçen farklı yöndekini suçlasa da gerçekte matematik gibi bir doğrusu yoktu nasıl olsa.

Edebiyat hakkında liseden beri nice tanımlamalar yapar. Ama edebiyatı güzel edebi bir şekilde anlatmak istesek duyguların dökülüp canlanması deriz herhalde. Duygular tıpkı bir sihir gibi şekillenir gözümüzde. Can bulur kelimeler, sanki bir ateş gibi hissettirir kendi. Kalbinin içinde bir cümbüş başlatır. "Hissin" 7rengini görür, hissedersin. Sanki soyutluğa dair bir şey kalmaz ortada eline tutabilecek kadar canlıdır yaşanan bütün hisler.

Edebiyat böylesine canlıyken de birçok farklı amaçla yapılır. Çünkü aslında insana ulaşmanın en kolay yolu olmakla beraber en kolay ele geçirmenin de yoldur edebiyat. Bir şeyi oturup saatlerce anlatmak yerine iki dizede anlatır bazen kendisini insan. Çünkü demek istediğin şeyi direkt anlatmaktan öte süslü kılıflara gizlersin. Sanki sen söylememişsindir de okuyucu kefşetmiş gibi hisseder. Bu sihirli oyun aslında onun zihnine bir ilizyon gibidir. Ve bu ilizyon onda büyük izler bırakır.

Bu sihirli evren, yüzyıllardır hayatın içinde kullanır. Her zamana, her döneme göre şekil alır. Göz alıcılığı kadar tehlikeli yanları olsa da birçok anda da bir kurtarıcı gibi iner halkın arasına. Bir birleştirici olur topluma.

İnsanla var olan, insanla anlam bulan, insana hizmet eden ve insanın ona hizmet ettiği edebiyat, bir dersten, iki üç yazardan öte, sihirin ta kendisidir.