Sonsuz Bir Gerginlik Döngüsü

Son zamanlarda elimizi ne tarafa doğru sallasak bir gerginliğe çarpıyoruz. Ben memnun değilim bu durumdan, siz memnun musunuz?


Gün içinde kafamızı ne tarafa çevirsek birilerinin gergin olduğunu görüyoruz. Bu sadece az sayıda kişiyle de sınırlı kalmıyor, etkileşim arttıkça bu gerginlik hali de adeta bir hastalık gibi etrafa yayılıyor. Örneğin bir yerde sırada beklemeyi ele alalım. Gerginlik artmadan o sıra ilerlemiyor; birileri mutlaka “bu sıra neden bu kadar yavaş ilerliyor” diye yakınıyor veya kaynak yapanları sakince uyarmak yerine onlara bağırmayı tercih ediyor. Tabii bunlar hoş durumlar değil, kimse haksızlığa uğramak istemez ya da hepimizin yetişmesi gereken işleri vardır fakat bu kadar agresif bir tutuma sahip olmak zorunda mıyız gerçekten?

Bu durum belki de kendi problemlerimize fazla odaklandığımız için ortaya çıkıyordur. Sıkıntılarımızı biriktirerek kendimizi kötü hissediyoruz, yolda yürürken bile kafamızın içinden çıkmayıp, sert bakışlarımızla içerideki karmaşayı dışarı aktarıyoruz. Bununla birlikte, içinde bulunulan toplum da bu durumu oldukça etkiliyor tabii, bunu bir kenara atıp görmezden gelmek olmaz. Sosyal çevremiz gergin oldukça biz de geriliyoruz ve çevremizi etkiliyoruz; bu döngü böyle sürüp gidiyor, çığ gibi büyüyor. Ben açıkçası hiç hoşnut değilim bu durumdan ve hiç sanmıyorum çoğu insanın da kendisine sudan sebeplerle ters çıkışılmasının hoşlarına gittiğini. Peki bundan kaçmanın, döngüyü kırmanın bir yolu yok mu?


Tam da bu noktada şunu akılda bulundurmak iyi olacaktır: Bazen en küçük bir hoşluk bile başka bir insanın gününü güzelleştirebilir. Her sabah kullandığınız güzergahta karşılaştığınız biri var diyelim. O kişinin size gülümseyerek, enerjik bir biçimde “Günaydın!” diye selam verdiğini düşünün. Eminim ki bir anda uykunuz açılacak, düşüncelere daldıysanız oradan çıkacak ve karşınızdaki kişiye aynı şekilde cevap vermek için bir modunuzda olumlu bir değişim olacaktır. Yataktan koparıldığı için tadı yerinde olmayan siz, bu çok basit ama etkili eylemle gününüzün pozitife döndüğünü düşüneceksiniz belki de kim bilir.


Her şeyde olduğu gibi burada da kendimizden başlamalıyız değişime tabii. Önce o selamı biz vermeliyiz, çalışanlara kolay gelsin deyip gerektiğinde teşekkür etmeliyiz. Burada her zaman etrafa ışık saçacak pozitiflikte olalım demiyorum, bu zaten imkansız olurdu. Bizim de kendimizi iyi hissetmediğimiz, kötü dönemlerimiz olacaktır mutlaka. Yine de kendimizi iletişime açık olmaya biraz daha ittiğimizde, çevremize yaydığımız enerji, söylediğimiz güzel sözler, ufak bir teşekkür, bizi de bu keyifsiz zamanlarda daha iyi hissettirecektir. Bunu ister kelebek etkisine, ister domino etkisine hatta isterseniz karmaya bile bağlayabilirsiniz.

Huzurlu hissetmek, her an gergin olmamak olsun amacımız; ulaşılamayacak bir yere koymayalım onu.

Unutmayalım, “Düşünceleriniz bir gün sözleriniz olur, sözleriniz bir gün davranışlarınız, davranışlarınız bir gün karakteriniz, karakteriniz ise bir gün kaderiniz olur.”


Görsel Kaynakları:
1 / 2 / 3