Tecrübe Zırvalığı
"Akıllı" Patron arkadaşların yeni mezun gençlere iş vermemek için en büyük bahanesi olan tecrübeye bu yazıda değiniyorum.
Bu yazımda pek çok yeni mezunun muzdarip olduğu, işsizlerin karşısına iş ilanlarının çok büyük kısmında çıkan tecrübeli eleman arayışı ve bu durumun saçmalığına değiniyorum.
İşsizlik ülkemizin en büyük problemlerinden bir tanesi. Özellikle son 15,20 yılda hemen bütün yeni mezunlar çok uzun süreler işsiz kalmak ve tabiri caizse evde pineklemek zorunda kalıyorlar. Ben de bu kişilerden birisi olarak, çok uzun bir süredir hayatımı devam ettirebilmek için iş bulma sitelerinde geziniyorum. Her iki günde bir abartmıyorum, belki 60 yeni iş ilanına başvuruyorum ve bunların çoğu zaman tamamı fiyaskoyla sonuçlanıyor. Arada bir iş görüşmelerine çağırılsam dahi her seferinde başlangıçta heyecanlı fakat sonunda biz sizi arayacağız cümlesi ile birlikte oldukça mutsuz şekilde ayrılıyorum bu toplantılardan. Malum, bir iş görüşmesinde size “Biz sizi arayacağız” cümlesi kuruluyorsa, muhtemelen size asla geri dönüş sağlamayacaklardır. Sizde bir yandan görüşmeye giderken ödediğiniz yol parasına üzülürken, diğer yandan da çaresizliğiniz ve biraz umutla birlikte yeniden iş aramaya koyulursunuz.
Türkiye’de oda pek doğru olduğunu sanmadığım rakamlarla her üç gençten birinin ve her iki genç kızdan birinin işsiz olduğu söyleniyor. Bana kalırsa bu ülkedeki üniversite mezunlarının en az %80’i eğitimini aldığı işi yapamaz vaziyette. Bu durumda o 2/3’lük oran 9/10’a yükseliyor. Kendi işini yapamayan yetişmiş kişilerin, sırf hak etmedikleri kadar kötü işlerde çalıştıkları için çalışıyor olarak gösterilmesi ortadaki en büyük problemin önemini azaltma çabasından başka bir şey değil bana göre. Örneğin; ben bugün evebeynlerimin emekli maaşı sayesinde gene karnımı doyurup, iyi kötü(evde can sıkıntısından psikolojim alt üst olsa da) hayatta kalabililiyorum. Peki ama ben ve benim gibi pek çok işsiz insana sonsuza dek ailesi destek olabilir mi? Dürüst, namuslu insanların haklarını yemeyeyim, İş ilanlarının hemen tamamında patronların harika bir uyanıklıkları var. Nasıl ki tezgahtara satış danışmanı, yeni başlayana Junior, kıdemliye Senior diyorlarsa, bu kibar arkadaşlar torpile de tecrübe kılıfını uydurdular gibi geliyor bana. Sizce de öyle değil mi?
Şimdilerde nadir görülen, eskilerden kalma çok güzel bir meslek edindirme sistemi vardı halbuki. Nedir o? Usta-çırak ilişkisi. Yahu siz istediğiniz kadar eğitimini almış olun, o aldığınız eğitimler, diplomalar, sertifikalar vesaire hepsi teoriktir. Siz yeni bir işi yapmaya başlayınca mutlaka bir alışma ve öğrenme süreciniz olur. Bu tecrübe lafını dilinden düşürmeyen arkadaşlar siz kimi kekliyorsunuz Allah aşkına? Benimle aynı sınıfta okuyan, daha okulu dahi bitirmeden ülkenin en büyük medya kuruluşlarında çalışan, üstüne birde sınıfta havasını atan insanları da gördüm ben. Şöyle bir örnek vereyim; Gazeteciliği ya da diğer eğitim aldığım alanlara ait meslekleri geçtim, bari AVM’deki mağazalarda çalışayım diye başvurduğumda dahi tecrübeli misiniz diye soruyorlar. Değerli okuyucular olabilir mi böyle bir şey? Tarihte eşine rastlanılmış mı? Rastlanılmışsa bile kaç defa? Öte yandan dedim ya bütün patronlar aynı değil diye. Öyle olmuş olsalar bu siteye nasıl bloglarımı yükleyebilirdim. Nasıl olsa görüşmeye çağırılmam diye artık eğlencesine her yere başvururken, bazen çok ilginç yerlerden teklifler aldığım da oluyor. Son dönemde yayınlanan bazı yazılarımda bahsettiğim set, oyunculuk filan hikayesi de oradan çıkmıştı zaten.
Velhasılıkelam sevgili dostlar bir yazının daha sonuna geldik. Umarım bir gün herkes hayallerindeki ve öğrenmek için çaba sarf etmiş olduğu işi yapar ve çok mutlu olur. Umarım bir gün herkes hakkını alır. Ne fazlasını, ne de azını. Tanrı pes etmeyen donanımlı ve işsiz gençleri kutsasın, korusun. Allah yardımcımız olsun diyorum. Bir sonraki yazıya kadar hoşçakalın.