The Witcher Kitap Rehberi
Sapkowski'nin efsanesini okumak isteyenlere bir rehber.
Benim için en değerli fantastik kurgu eseri olan Sapkowski'nin The Witcher'i için bir şeyler yazmak her zaman çok heyecan verici olmuştur. Uzun zaman sonra neredeyse bütün Witcher edebiyat eserlerini bitirdikten sonra bu rehberi hazırlamak benim boynumun borcudur.
İlk olarak 1992'de Kader Kılıcı ile kısa hikâye koleksiyonu olarak dünya ile tanıştırılan Witcher kitaplarının ülkemizde ilk baskısı, Kader Kılıcı'nın bir sene ardından yayınlanan Son Dilek (1993) ile olmuştur. Bu kısa hikâye koleksiyonları, üç yıl içerisinde yazılan, Sapkowski'nin Witcher evrenini yaratırken kurguladığı kısa hikâyeler olduğundan, bir yıl arayla Polonya'da yayınlanmıştır. Her ne kadar Kader Kılıcı önceden basılmış olsa da Witcher Geralt'ın karakteri, Son Dilek ile şekillenmektedir ve ülkemizde yayımlanan ilk kitabın bu olmasının sebebi budur. Şimdi gelin Sapkowski'nin orijinal Witcher eserlerinden bahsedelim.
Son Dilek (Ostatnie życzenie, 1993)
Sapkowski'nin kısa hikâyelerini birleştiren bu kitapta önemli olarak izleyenlerin diziden aşina olduğu Renfri, yani Ehvenişer hikâyesi yer alırken, bunun yanında Yennefer'i tanıdığımız, kitaba da adını veren Son Dilek hikâyesi bulunmakta. Bunlara ek olarak Dandelion (Jaskier), ve Kıta'nın bazı büyücüleri ve krallarıyla tanıştığımız Son Dilek, evren için tatmin edici bir açılış sağlıyor. Kitapta ara bölümler olarak Geralt'ın yaralı olduğu ve bir Melitele tapınağında tedavi gördüğü anlarda, tanıdıklarıyla anılarını canlandırdığına şahit oluruz. Sapkowski, bu bölümleri The Voice of Reason (Akıl Sesi) olarak adlandırmış ve birbirinden uzak bu hikâyeleri birbirine bağlamıştır. Seriye giriş yapmak isteyen biri için en iyi kitap Son Dilek olacaktır. Ciri hikâyesine doğruca dalmak isteyenler için bile Son Dilek'i okumak, karakterleri tanımak adına önemli bir yere sahip.
Kader Kılıcı (Miecz przeznaczenia, 1992)
Ciri ile ilk karşılaşılan kitap Kader Kılıcı'dır. Sapkowski, Witcher efsanesini kurgularken ihtiyacı olan arka plana bu kitapta hayat vermektedir. Cintra'nın düşüşü, Ciri'nin Maribor'da yaşadıkları ve Geralt ile sonunda kaderlerinin birleşmesi bu kitapta yer almaktadır. Bunun yanı sıra Nilfgaard ile birlikte Kıta'nın siyasi durumu, büyücüler arası çatışmalar da bu kitapta işlenmektedir. Bunların yanı sıra, Geralt'ın bir mutant olarak dışlanışı ve bunun yanında Kıta'nın diğer ırkları, cüceler, elfler, dryadlar ve daha fazlası kendine Kader Kılıcı'nda yer bulur.
Elflerin Kanı (Krew elfów, 1994)
Witcher hayatı hakkında daha çok bilgiye sahip oluruz Elflerin Kanı kitabında. Sapkowski, kısa hikâyeler yerine, pentalojisi olan Witcher efsanesine bu kitapla başlar. Ciri'nin manevi babası olma yolunda giden Geralt, kızına bir witcher olmayı öğretmektedir. Bu kitapta Triss ile de daha yakından bir bağ kurarız.
Nefret Çağı (Czas pogardy, 1995)
Evrenin politik ve karanlık diyarlarında yolculuğa çıktığımız kitapta, Ciri'nin iç dünyasını ve kendini keşfetmesine şahit oluruz. Birçok büyücünün tanıtıldığı ve kimin iyi kimin kötü olduğunu netleştiren eserde Geralt güçsüz düşer, Ciri kaybolur ve Kıta büyük bir karanlığa sürüklenir. Efsanenin tepe noktalarından biri olan Nefret Çağı benim için serinin en iyi kitabıdır.
Ateşle İmtihan (Chrzest ognia, 1996)
Geralt'ın bitmek bilmeyen yolculuğuna başladığı kitap olan Ateşle İmtihan'da Geralt, Nilfgaard'dan ve elflerden önce Ciri'ye ulaşmak zorundadır. Her zaman tarafsız ve duygusuz gösterilen Witcher Geralt, bu kitapta tabularını yıkmak zorunda kalır. Bu kitapta vampirlerle bizi tanıştıran Sapkowski, Emiel Regis adındaki karakteri kitaba ekler. Regis Geralt'ın yolculuğunda ona katılacak olan karakterlerden biridir. Geralt aynı zamanda Zoltan Chivay adlı iyi kalpli cömert cüce ile de bu kitapta tanışır. Witcher efsanesinin derin değişikliklerle sarsıldığı kitap beni Nefret Çağı kadar etkilemeyi başarmıştı.
Kırlangıç Kulesi (Wieża Jaskółki, 1997)
Kırlangıç, Ciri'yi sembolize eden bir imgedir. Bunu, onun Thanedd adasındaki Kırlangıç Kulesi'nde yanlışlıkla bir portal açıp kaybolmasına ve elf diyarlarında ona elf dilinde Zireael, yani kırlangıç diye adlandırmasına bağlarız. Bu kitapta Ciri'nin dünyalar arasında dolaşma yeteneğini, büyü yeteneğini, Nilfgaardlılardan ve Vahşi Av'dan kaçışını ve Geralt'a geri dönme uğraşlarına şahit oluruz. Kitabın en güçlü kötülerinden biri olan Leo Bonhart'ın tehlikesi büyür.
Gölün Hanımı (Pani Jeziora, 1999)
Efsanenin sona erdiği kitap Gölün Hanımı'dır. Savaşların son bulduğu, Ciri'nin özgür olduğu ve Geralt ile Yennefer'in birbirine sonunda kavuştuğu eserde birçok ölüm ve fedakârlıkla karşılaşırız. Serinin en acıklı eseri olarak belirtebileceğim kitap, ilk okuduğumda beni duvardan duvara vurmuştu. Kitapta birçok Arthur Efsanesi imgeleri yer almaktadır. Gölün hanımı, Sir Galahad ve Camelot göndermeleri kitapta yer almaktadır.
Fırtına Mevsimi (Sezon burz, 2013)
Serinin zaman çizelgesi açısından kafa karıştırıcı bir eserdir çünkü Fırtına Mevsimi, ana serinin sonrasında değil, Son Dilek ve Kader Kılıcı arasına yerleşir. Bu kitap, Geralt’ın bir macerasını bağımsız bir şekilde anlatır: Geralt, büyücülerin bir komplosu sonucu çelik ve gümüş kılıçlarını kaybeder ve onları geri almak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Fırtına Mevsimi, Witcher evrenini tamamlayıcı bir hikâyedir; ana olay örgüsüne doğrudan etkisi yoktur, ama Geralt'ın doğasını, ilişkilerini ve seçimlerini daha da derinleştirir.
Rozdroże Kruków (2024)
Henüz yalnızca Lehçe dilinde olan Sapkowski'nin son Witcher eseri Rozdroże Kruków'u Türkçeye "Kuzgunların Kavşağı" olarak çevirebiliriz. Eser genç Geralt'ın ilk witcher yıllarını anlatıyor ve kronolojik olarak bütün kitapların gerisinde kalmakta. Geralt'ın öldürdüğü ilk canavar, tüm seride özel bir anlam taşıyor ve Geralt'ın karakterini çok iyi tanıtıyor. Özetle Geralt, Kaer Morhen'den ayrıldıktan sonra bir grup tecavüzcünün genç bir kadına saldırmasına müdahale edip insanları öldürüyor. Kitap, bu imgeden yola çıkarak Geralt'ın gençlik yıllarına odaklanmakta. Eleştirmenlerden iyi notlar alan bu kitabı heyecanla bekliyoruz.
The Witcher kitapları, klasik "iyi-kötü" ikileminin ötesine geçen, kaderin ve özgür iradenin çatıştığı, insan doğasının tüm zaaflarını ve güzelliklerini gözler önüne seren çok katmanlı bir evrendir.
Sapkowski’nin hem dil ustalığı hem de karakter yaratımı açısından büyüklüğü, Witcher'ı sıradan bir fantastik hikâyeden alıp edebi bir başyapıt seviyesine taşımıştır. Umarım bu rehber sizi Witcher kitaplarını okumakta teşvik edici olmuştur.