Türkiye’nin Rezil Müzik Sektörü
2014 yılından bu yana gittikçe yozlaştığını ve çöktüğünü düşündüğüm Türkçe müzikler ve çöküş süreci.
Bu yazımda 2014 yılından bu yana hiçbir biçimde bana hitap etmeyen, gittikçe yozlaştığını ve çöktüğünü düşündüğüm Türkçe müzikleri ve çöküş sürecini değerlendiriyorum.
Sanat eserleri insanlara belli bir duyguyu aktardıkları için önemlidir ve sanatçıda bu duyguyu çeşitli sanat dalları vasıtasıyla aktaran kişidir. Bu yüzden sanatçıların kanımca mutlaka inandıkları bir ideoloji, bir dünya görüşlerinin olması ve toplumdan kopuk olmamaları gerekir. Bu o sanatçının eserini daha da kıymetli kılacaktır. Kitle kültürü olarak da adlandırabileceğimiz popüler kültür çerçevesinde dünyanın hemen hiç bir ülkesinde pek fazla derinlikli sanat eserlerine rastlamak mümkün değil. Hele ki söz konusu müzik olduğunda popüler kültür gittikçe daha apolitik bir hal almış durumda. Türkiye’de ise durum çok daha berbat. Ülkemdeki sevgili müzik yapımcılarını ve genel olarak bütün kayıt endüstrisini tebrik ediyorum. Zira bana göre 2014 senesinden sonra zaten hali hazırda aşk ve erotizm dışında hiçbir şeyden bahsetmeyen popüler müziği daha da yozlaştırmayı ve dinlenemeyecek kadar rezil bir hale getirmeyi başarmış görünüyorlar.
Rap Müziği Ne Hale Getirdiniz?
Türkiye’de kitle müziğinin yozlaşması aslında dünyayla da paralel bir şekilde gerçekleşen rap müziğin popüler kültüre entegre edilmesiyle başladı desem yalan atmış olmam kesinlikle. Dünyada da esasen rap müzik çok yozlaştı fakat Türkiye’de özellikle Arabesk Rap diye bir şey var ki… İlk olarak bu sesleri zerre kadar güzel olmayan sokak serserisi kılıklı “rap sanatçılarının” müziklerine mahalledeki arkadaşlarım vesilesiyle maruz kaldığımda sene henüz 2010’du. Zaten Kurtlar Vadisi dizisiyle başlayan salak saçma mafya, daha doğrusu sokak serserileri dizileri furyası yetmiyormuş gibi bu yeni rap şarkıları üzerine tüy dikti adeta. Şarkılarda sürekli bir uyuşturucu, suç, araba ve kadınları elde etme temalarıyla birlikte bu tiplerin lakaplarına da bakıldığında en azından bazılarında kendilerinden bekleneceği üzere silah isimlerine rastlıyoruz. Sonra Türkiye’de neden suç oranları artı, yok efendim niye gençler arasında faşizm yükseliyor? Ben şahsen Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti veya buna benzer henüz ergenlik çağında olan gençlerin işlediği cinayetlerde dahi bu tarz şarkı ve dizi bozuntularının dolaylı da olsa etkileri olduğunu düşünüyorum. Zira unutmayalım ki kötü niyetli insanlar için bu tarz içerikler tetikleyicilerden başka bir şey değiller.
Şarkılarda yoğun sansür ve arabeskleşme.
2014 yılından bu yana esas olarak beni yerli müziklerden uzaklaştıran şey aslında tam olarak daha önceki yıllarda yoğun şekilde dinlediğim sanatçıların gerek kliplerinde, gerekse de şarkı sözlerindeki belirgin değişimler. Gelişen teknolojiye rağmen kliplerin kalitesi tıpkı ülkemizde çekilen dizilerin kalitesi gibi zaten ortadaydı fakat 2014 yılı ve sonrasında çıkan yeni şarkıların sözlerinde de 1990’lardan beri popüler şarkılarda olan erotik imalara artık rastlanılamıyor maalesef. Popüler müzik dediğin aşk, erotizm ve danstan ibarettir. Durum halihazırda buyken, siz erotizm ve dansı işin içerisinden çıkartırsanız geriye ne kalır ki? Örneğin; geçmişte Serdar Ortaç, İsmail YK gibi şarkıcılar aynı klipte 20 kızla beraber dans ederler ve Tarkan’ın şarkılarında sürekli erotik sözlere rastlanırdı. Tarkan’ın bu tarz şarkılar yapmayı bırakmasının tek sebebi evlenmesi olmasa gerek. Yine bu yeni dönemde eskiden en çok dinlediğim pop rock grubu olan Manga’nın “Dünyanın Sonuna Doğmuşum” isimli şarkısına benzer şekilde eleştirel sözler içeren şarkılar yaptığına da rastlayamıyoruz.
Takipçin kadar şarkı söyle!
2014 sonrasında Türkiye’de kayıt endüstrisinin çökümünün en büyük sebebi ise işte tam olarak bu problem. Tiktok’ta, Youtube’da yada başka bir sosyal medya sitesinde çok fazla takipçin mi var, öyleyse liyakate ne gerek var. Filmlerde hemde başrol olarak oynayabilir, sesinin zerre kadar güzel olmadığını bildiğin halde tüm utanmazlığınla şarkılar çıkartabilirsin çünkü sana göre sanatçıların yaptığı işler aşağılanacak şeylerdir. Sanat yapmak için ne yeteneğe ne de eğitime ihtiyaç vardır. Bütün çapsızlığınıza ve yeteneksizliğinize rağmen sizin filmlerinizi izleyecek ve söylediğiniz şarkıları dinleyecek, hiç kimse kusura bakmasın ya da baksın fark etmez beyinsiz takipçileriniz vardır nede olsa. Her iki sektördeki yapımcıların başka bir halta önem verdikleri yok zaten! Sinemalarda en çok hangi film hasılat yapmış ya da Spotify’ın yerli müzik listesinin en tepesinde hangi şarkı var sorularının cevabı hep aynı. İşte size toplumun ne denli yozlaştığının bir diğer göstergesi. İnsanlar öyle sıyırdı ki; iyi müzik veya iyi film, dizinin ne olduğunu dahi unutmuş vaziyetteler. Zavallılık…
Bahsettiğim bu kadar nedenin ardından şunu da belirteyim: ben müzik piyasasının bilerek bu hale getirildiğini düşünüyorum. Şuan ürün bu ve daha iyiye gitmeyecek maalesef. Türkiye’de yapılan bildiğim hiçbir müzik benim duygu dünyamla, kafa yapım ve yaşam biçimimle zerre kadar uyuşmuyor. Sizin için belki de durum farklıdır, en azından bazılarınız için. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda belirtin öyleyse.