Uçakla Seyahate Dair

Bu yazıda bilhassa daha önce hiç uçağa binmemiş kişilere uçakla seyahatin diğer taşıtlardan farkını ve kendi deneyimlerimi aktardım.

Bu yazıda daha önce hiç uçağa binmemiş kişilere uçakla seyahatin otobüsle yapılandan farkını ve kendi deneyimlerimi aktarıyorum.

Uçmak: pek çoğumuzun en büyük korkusu, benim gibi kişiler için ise en keyif verici şeylerden bir tanesi. Geçmişte yolcu uçaklarının biletleri oldukça pahalıyken, hatta güvenli olmadığı için sivil havacılık dahi ortada yokken, önce o güven vermeyen alet en güvenilir ulaşım aracı oldu ve daha sonrasında talebin arttığı yerde bilet fiyatları da gittikçe düştü. Artık günümüzde fiyatları karşılaştırdığımızda uçak biletlerinin fiyatları ile herhangi bir otobüs firmasının bilet fiyatlarının arasındaki farkın gittikçe azaldığını görüyoruz. Uçak biletleri ve yüksek hızlı tren ya da otobüs biletleri arasındaki o ufak farkı ödemeyi kabul ederseniz, gideceğiniz yere oldukça kısa ve konforlu bir uçuşun sonunda varabiliyorsunuz. Maalesef ülkemizde ekonomik sıkıntılardan da dolayı pek çok kişi henüz hiç uçakla seyahat edememiş durumda ve bende 2023 ilkbaharına kadar bu kişilerdendim. Bu yüzden bu yazımda uçakla seyahat hakkında en ufak fikri olmayanlar için baştan sona uçakla seyahatte neler yaşanılabileceğine dair bütün detaylara değinmek istedim. Hadi başlayalım.

Öncelikli olarak en baştan bilet alım sürecinde diğer ulaşım araçlarından olan farka değineyim. Uçak bileti alırken başlangıçta seyahat anında oturacağınız koltuğu seçemiyorsunuz. Bu işlemi daha sonrasında çevrimiçi kanallardan veya havalimanında bağaj teslimi yapılan yerlerin yakınında bulunan makineler aracılığıyla yapmak zorundasınız. Zira check-in adı verilen bu işlemin sonunda cep telefonunuza gelen bir mesaj veya fiziksel olarak üzerinde uçağa gideceğiniz kapı, oturacağınız koltuk, uçağın modeli gibi bilgilerin bulunduğu biniş kartına sahip oluyorsunuz. Bu biniş kartını alım işlemi ve daha sonrasında bagaj teslimi işlemi için yurt içi uçuşlarda uçuştan en az 2 saat önce, uluslararası seyahatlerde ise en az 3 saat önce havaalanında hazır bulunmalısınız. Özellikle bagaj teslimatı yapacaksanız erken gitmeniz zorunlu. Zira işlemler uzun sürebileceğinden ve uçuştan 10-20 dakika önce uçağa giden kapılar kapanacağından uçağınızı kaçırabilirsiniz.

Biniş kartımızı aldıktan ve varsa bagaj teslimatımızı gerçekleştirdikten sonra işin en cafcaflı kısmına geliyoruz, yani kapıların bulunduğu bekleme salonuna geçmeden önceki son güvenlik kontrolüne. Burada 11 Eylül saldırısına kadar tıpkı bir AVM’ye girermişçesine daha esnek güvenlik kontrol prosedürleri uygulanırken, 11 Eylül 2001’de teröristlerin yolcu uçaklarını ele geçirmeleri sonucu New York Manhattan’daki Dünya Ticaret Merkezi kulelerine uçakları çakmalarıyla beraber gelişen süreçte güvenlik kontrolleri oldukça detaylı bir hale getirilmiş durumda. Bu kontrollerde üzerinizde varsa kemer ve ayakkabı dahil hemen her şeyi çıkartıp, metal dedektöründen geçirmeniz gerekiyor. Ayrıca yanınızda çok fazla sıvı veya diş macunu, şampuan, parfüm de dahil olmak üzere kimyasal herhangi bir madde varsa bunlara da bu son kontrollerde veda etmek zorunda kalabilirsiniz. Zira bu tarz maddeler hava basıncından dolayı patlayabilir ve uçuş anında büyük felaketlere sebebiyet verebilir.

Eğer yukarıda belirttiğim işlemlerin tamamını yaptıysanız, uçağa biniş saati gelene kadar bekleme salonuna geçebilirsiniz. Uçağa binişinizin ardından ise kemerlerinizi bağlayın, ani bir türbülans’a karşı uçuş boyunca kemerlerinizi bağlı tutmaya özen gösterin, cep telefonunuzu uçak moduna alın ve uçuşun keyfini çıkartın. Şahsen ben şu ana kadar iki defa uçakla seyahat ettim ve bu uçuşlar İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ile Ankara Esenboğa Havalimanı arasındaydı. Onca yıl otobüslerle 5,5 saatlik yolculuklardan sonra ilk uçakla yolculuğumdaki hissiyatım kesinlikle mükemmeldi. Uçak kalktı, tırmandı, 15 dakika kadar sonra ise kaptan alçalıyoruz şeklinde anons yaptı. Yani; özetle bindiğinize değiyor. Bir sonraki yazıya kadar hoşçakalın.