Yasaklardan Miras Kalan Kültür: Türk Kahvesi
Bugün içtiğimiz her fincan, geçmişin gizemini fısıldıyor.
Türk kahvesi gerek insan sağlığına olan faydaları gerek küçük sohbetlerimizin tatlı ortağı olarak görülse de aslında Türk kültürünün bir simgesi haline gelmiştir. Tabi bu küçük ortağın Osmanlı döneminde epey tartışmalara ve karışıklıklara yol açmıştır.
Kahve'nin Yemen'den Osmanlı'ya ulaşması 16. yüzyıllara kadar dayanır ve Yemen'den gelen bu kahve halk arasında son derece sevilmiş hatta neredeyse bağımlılık haline gelmişti. Bunun içindir ki kahvehaneler açılmaya başlandı. Fakat kahvehaneyi sadece kahvenin tüketildiği bir yer olarak görmeyin; halk burada sohbet eder, şiir okur ve hatta siyaset konuştukları bir yer haline gelirdi. Tam da bu sebepten dolayı 'kahve' artık Osmanlı için bir tehlike arz etmeye başladı.
Kahve de bu yüzden özellikle II.Murad ve III. Murad dönemlerinde toplumda kargaşaya sebep olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştır çünkü halkın kahvehanelerde yönetime karşı ayaklandırıcı konuşmalar yaptığı bir yer olarak düşünülüyordu. Fakat artık kahve kültürü edinen halk kolay kolay bu alışkanlıklarından vazgeçeceğe benzemiyordu. Hatta bazı rivayetlere göre, bunu engellemeye çalışan yönetim kahve tüketenlerin ağızlarına kızgın metal bastırdığı ve kahvehaneleri de yaktığı söylenir.
Fakat 17. yüzyıl itibari ile bu yasaklar kalkmaya başladı ve kahvehaneler yeniden açılmaya başlandı. Öyle ki düğünlerde bile gelin kahvesi adında bir gelenek doğmaya başladı. Zaman ilerledikçe kahve artık sadece bir içecek olarak değil; dostluğun ve misafirperverliğin bir temsilcisi haline geldi. Bugün ise Türk kahvesini, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul etti ve işte yasaklı zamanlardan günümüzün vazgeçilmez bir kültürel mirası oldu. Belki de bugün kahveyi bu kadar vazgeçilmez ve özel kılan şey, o küçük fincadaki saklanan tarih ve kültürel mirastır.
Afiyetle ve kahveyle kalın! İyi okumalar!