Yirmili Yaşlar Krizi
Yirmili yaşlar krizi nedir?
Yirmili yaşlar krizi diye bir şey aslında yok, genelde mezun olduktan sonra hissettiğimiz hayata geç kalmışlık duygusuna deniyor. Sadece geç kalmışlık durumu mu peki? Hayır, toplum tarafından hissettirilen iş bulma baskısı ve başarısızlık hisleriyle beraber geliyor. Üniversiteyi 21 yaşında bitirmeme rağmen benim de içimde bitmek bilmeyen bir bunalım var. Ne yapacağımı bilmiyorum, nerden başlayacağıma dair bir fikrim yok. Arkadaşlarım henüz mezun olmadı, olsalar bile kendileri için en kolay olan yolu seçtiler. Hepsinin iyi kötü ilişkileri, işleri, düzenleri ve gelecek planları var. Peki benim gibi insanlar da yok mu?
Olduğunu biliyorum. Kolay yolu seçmemiş veya henüz ne yapacağına karar vermemiş, belki de yol uzun olsa bile daha emin adımlar atmayı seçmiş kişiler var. Bu insanların da benim gibi bunaldıklarını, bıktıklarını ve bir şekilde bu hislerin bitmesini istediklerini biliyorum. Hepimiz yalnızız sanıyoruz, bunların sadece bize olduğunu düşünüyoruz. Hayatın sonu gelmiş gibi hissettiriyor. Biliyorum. Önünü görememek, bir düzene oturtamamak ve belki ailenin yanına geri dönmek korkunç bir his. Belki sadece gelecekten bir kesit görebilsem bu kadar kötü hissetmezdim. Tabi daha kötü de hissedebilirdim, bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var, eğer ilerde bir gün geriye baktığımda yeterince çabalamadığımı görürsem kendimi asla affetmem. Kolay yolu seçersem ve günün sonunda sırf bu hisler bitsin diye istemediğim şeyler yaparsam asla kendimi affedemem. Gençliğim bu ülkede zaten yeterince tüketildi, bir de istemediğim şeylere kendimi zorlayarak ben mi tüketeyim?
İnsanlar gerçekçi olmadığımı söylüyor, olmadığımı biliyorum ama elden ne gelir ki? Her zaman böyle dik kafalı oldum, böyle insanların hayatta kazandığına inandım. Peki hayat gerçekten benim inandığım, inandırıldığım düzlemde gidecek mi? Gerçekten hayallerimi kovalayabilir miyim? Yoksa bu da inandırıldığım başka bir Amerikan rüyası mı? İradem ve kararlılığım gerçekten tüm dünyaya kafa tutabilir miydi? Örnek aldığım kişi tutabilmişti, ben de tutabilir miydim?
Sonuç olarak kendimi Friends dizisinin ilk sezonunda gibi hissediyorum, bir farkla ama, benim o kadar büyük ve harika bir arkadaş grubum yok. Bu krizi tek başıma yönetmeye çalışıyorum. Arkadaşlarımla konuşmak iyi geliyor, biraz karar vermeme yardımcı oluyorlar. Dışarı çıkmak, çok düşünmemek, yürümek ve bir şeyler okumak iyi geliyor. Geleceği merak ediyorum, istediğim yerde olacak mıyım? Yoksa sıkıcı bir işte her gün daha iyisini yapabileceğimi bilerek mi yaşayacağım?