Yüzeysel İlişkiler

Yüzeysel ilişkilere bakış.

İnsanlar tarih boyu yüzeysel ilişkilere sahip olmuştur ve sosyal bir varlık olan bizlerin içinde bulunduğu toplumla ilişkiler içinde olması en doğal durumdur. O hâlde yüzeysel ilişkiler neden canımızı bu kadar sıkmaya başladı?

Tarih boyunca yaşanılan en iyi noktadayız, zaman ilerledikçe de tarihin en iyi noktasında olmaya devam ediyoruz. İnsanlığın ve iyi biri olmanın bu kadar önemli olduğu başka bir çağ daha yok diyebiliriz. Sevin ya da sevmeyin, çevreye duyarlı iklim aktivistleri, veganlar, feministler, anti-ırkçılık hareketleri, çocuk ve insan hakları aktivistleri ve daha birçok konuda çaba harcayan ve dünyayı daha iyi bir hâle getirmeye çalışan insanlar var.

Sömürgecilikten, kölelikten, kadınların “ikinci” cinsiyet olarak görüldükleri onca zamandan sonra, her ne kadar kapitalist bir dünyada yaşıyor olsak da yaşam standartlarımızın önceki yüzyıllara göre açık ara yükseldiği ortada.

Belki de bu refah seviyesinin yüksekliğinden ya fazlasıyla şımardık ya da tüm bu gelişmeler bizi yalnız makineler olmaya itti. Sonuç ne olursa olsun, dünyada herkesin kendini çok yalnız hissettiği bir gerçek.

Bağ kurmak, arkadaş olmak, sevgili edinmek, aile kurmak oldukça zor. Aile kurmak ve sevgili edinmenin zorluğu, feminist hareketle biraz açıklanabilse de bağ kurmanın ve arkadaş edinmenin zorluğunu açıklamak o kadar da kolay değil.

İlişkiler artık çok genel çerçevelerde sürdürülüyor. Üstelik “önce ben” hareketi her ne kadar güzel olsa da yanlış anlaşıldığı takdirde ekstra bencilliğe ve yalnızlığa sebep olabiliyor.

Günümüz ilişkilerinde insanlar yalnızlıklarından keyif alabilseler de yine de çoğu kişinin hâlâ bağ kurmak, kendisi için özel birini bulmak istediğini görebiliyoruz. Ancak artık bu hiç kolay değil.

Belki de rahat yaşam tarzımızın bedelini bu yalnızlıkla ödüyoruzdur, kimseyle doğru düzgün bağ kuramadan bu dünyadan yitip gidiyoruz. Ömrümüzü işimize adıyoruz, hayatın amacının başarılı olmak olduğunu düşünüyoruz ve kurduğumuz başarısız ve devamlılığı olmayan ilişkilerle de bunları tasdikliyoruz. İçimiz rahat ancak yalnızlıktan sürekli yakınır şekilde yolumuza devam ediyoruz.

Bizim gibi kimsenin olmadığını düşünüyoruz, daha da içimize dönüyoruz ve günlük konuşmalarımız ailemizle ve bir yerlerde gördüğümüz insanlarla yaptığımız merhaba, nasılsın, ne alırdınız gibi küçük sohbetlerle devam ediyoruz. Bu konuşmalardan ve etkileşimlerden hoşlanmasak bile bu hayat tarzını da romantize ediyoruz çünkü başka çaremiz yok.


Kapak Resmi

Ursula-Shultze Bluhm