Zihin
Bazen bir dost, bazen bir düşman
Hayat yolculuğunda önümüze farklı engebeler çıkar. Öyle ya yakınındayken bize kocaman gelen bu engebeler, bazen hayat memat meselesi gibi gözümüze. Sanki bunu aşamayacakmışız gibi gelir. Ne dertleri gözümüzde büyütürüz ve boğarız içinde kendimizi. Oysa uzaklaştıkça o andan, geçtikçe zaman o derten toz zerresi bile kalmaz aslında, nelere büyümüşüz diye kendimize güleriz. Ve bazen hatırlamayız bile.
İnsan hafızası, çok karmaşık bir durumdur aslında. Çok saçma şeyler yer eder zihinde. Bazen bir yük gibi biner kafanın içine bazen de unutturur bütün acıları. Öyle ya bir yandan seni korurken büyük acılardan bir yandan da tuzaklar dize minik anılara. Bazen bir koku, bazen bir ses, bazen bir his ile koparır seni gerçeklikten. Hiç beklemediğin bir anda çok farklı bir yerde bulursun kendini bir karanlığın arkasında. Bazen bir dost bazen bir düşman olan zihinin günün sonunda unutmaya meyillidir aslında.
Ne dertlere, ne acılara sığınak olmuştur zihin. Kendi karmaşasında kaybeder gider sıkıntıları. Çünkü bilir ki bazı yükleri bir ömür taşıyamaz ve o da unutmayı seçer. Unutmaksa belki de tamamen kaybetmek değildir. Tıpkı boş bir ev gibi perdelerle örtülüdür üstü. En derinlere gömülüdür çoğu zaman. Ama en küçük bir sarsınta deler geçer bütün anılar, en başa yerleşir bütün zihne yayılır.
Bazen bir kale kadar sağlam, bazen bir kağıt kadar incedir işte. Bütün tezatlıklarıyla hükmeder sana, bütün anılarına.