İçinizden Geçeni Söylüyor Musunuz?
Sağlıklı İletişim Hakkında
Çoğu zaman iletişimlerimizde sözcüklerimizi filtreleriz. Karşımızdaki kişiyi incitmeden, kişisel alanını ihlal etmeden, duygu ve düşüncelerimizi yanlış ifade etmekten kaçınarak konuşmaya çalışırız. Fakat uyguladığımız bu filtrenin bir alt limiti olduğu gibi üst limiti de olmalıdır. Sebebi ise içimizde yaratabileceği yüktür. Alt limit insanlarla olan ilişkimizin sağlığını öncelerken üst limit kendimizi yok saymamamızı sağlar.
İçimizden geçenleri olduğu gibi söylemek düşündüğümüz kadar kolay değildir. Bazen ön gördüğümüz bir çatışmadan, yargılanmaktan veya karşımızdaki kişiyi kaybetmekten korkarak susmayı da tercih edebiliriz. Konuşmak bu sebeple cesaret ister, susmak ise bir kaçış olur. Oysa içimizden geçenleri söylemek illa ki bir tartışma başlatacak değildir. Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimizin önemi burada ortaya çıkıyor. Hissettiklerimizi, düşündüklerimizi uygun bir dille, dürüstçe ifade edebiliyor olmalıyız.
Karşı tarafı düşünerek kendimizi ifade ettik, peki biz? Tırnaklar da törpülenir fakat sınırı aşarsa kanatır. Bu sebeple sarf ettiğimiz cümleler karşı tarafı kırmazken bizi incitiyor olabilir. Söylediklerimiz ile hissettiklerimiz arasındaki farkın büyümemesi gerekir. Her duruma uyum sağlayamamamız normaldir, kendi istediklerimizi de göz ardı etmeden iletişim kurmak bu yüzden önemlidir. Her zaman ‘’doğru’’ kelimeleri bulmak mümkün olmayabilir, ilişkiler de yapılır ve bozulur.
Önemli olan, duygularımızı dürüstçe fakat kırıcı olmadan ifade edebilmektir. Bazen bencil olmak gerekir, ‘’Bunu söylediğimde karşı taraf incinir mi?’’ demeden önce ‘’Bunu söylemezsem ben incinir miyim?’’ sorusunu sorabilmeliyiz. İletişim yalnızca karşı tarafla değil, kendimizle de ilgilidir.
Bir denge kurmak gerekiyorsa o denge, neyi söyleyeceğimizi bilmekten ziyade neyi içimizde tutmamamız gerektiğini bilmekten geçiyor.